AY: Bağlama icrasında özel tezene kalıpları var mı? Nasıl oluşmuş?
BENLİ: Tavır olarak tabir edilen özel tezene kalıplarının yarım asrı aşkın bir süredir yaygın olarak kullanılmasında yayın, eğitim ve pek çok farklı etkileşim biçimleri rol oynamıştır. Uygulamadaki bu icrasal dönüşüm ve yaygınlık beraberinde bağlama icrasında tezene kalıplarının genel manada benimsenmesine ve bu doğrultuda bölgesellik/yöresellik niteliğinden çıkıp genelleşmesine yol açmıştır. Gelinen bu noktada özel tezene kalıplarının genel konumunun kavramsal olarak yerel kavramlar ile ifadelendirilmesi yeterli manada kapsayıcı olmamaktadır.
Bu bağlamda, tavır olarak tanımlanan sesi ezgisel ritmik olarak işleme tekniğinin araçlarından biri olan özel tezene kalıplarının kullanımındaki bölge ve tür açısındaki yaygınlığı göz önünde bulundurulduğunda genelin yerel ile ifadelendirilmesindeki yetersizlik, mevcut kavramsal ifadelerin teknik özellikler içermemesi, bölge ve tür açısından uygulama alanı ile örtüşmemesi nedenleriyle çalışmada icrasal teknik özellikler dikkate alınarak isimlendirme açısından yeni bir tasnif yapılmıştır. Yapılan tasnifte özel tezene kalıpları, teknik özelliklerinden hareketle değerlendirilerek alfabetik ve matematiksel veriler üzerinden yeniden isimlendirilmiştir.
Tarihsel süreç içerisindeki tezene kalıplarının oluşum aşamasında hiç şüphesiz icracıların müzik yeteneği ve çalgı çalma kabiliyetleri oldukça belirleyici olmuştur. Çalışmada geleneksel manada tezene kalıplarının oluşum aşamasını etkilediği düşünülen çeşitli faktörlerden bazıları şu şekilde ifade edilebilir: Yöresel ezgi ve ritmik yapı, başka çalgılarla icra edilen ezgilerin bağlamaya aktarılması, yörede oynanan oyunlara eşlik edilebilmesi maksadıyla icracıların oynayan kişi veya ekibe ritmik tartımı hissettirebilmesi için sazın sesini yüksek volümlü duyurabilmek amacıyla yeni ve etkili icra teknikleri yaratma çabası şeklinde sıralanabilir.
AY: Bağlama icracılarının çoğu seslendirme yaptıklarına göre ses ve yorum için de “tını estetiği” önemli mi? Yoksa sadece çalışta mı önemli?
BENLİ: Hiç şüphesiz ses ve yorum içinde son derece önemlidir. Bu niteliği ile Neriman Altındağ Tüfekçi bir sanat abidesi olarak karşımızda durmaktadır. Bağlamada çalıp söyleyen icracılar arasında Musa Eroğlu ses ve yorumda ki “tını estetiği” ile önemli bir rol modeldir.
AY: Tını estetiğine etki eden faktörler var mı? Mesela yöresellik, Alevilik, Türkmenlik vb…
BENLİ: Bağlama icrasında tını estetiğinin iki boyutu vardır.
Yapısal Özellikler
Bağlamanın tekne yapısı, tekne sap oranı, kullanılan ağaç çeşitleri vd. özellikleri elde edilmek istenen ses üzerinde belirleyicidir. Ayrıca yine çalgının yapısal özelliği açısından denge olarak tabir edilen tellerin iki eşik arasındaki tel yüksekliği, özellikle sap üzerindeki tesviye işleminin mükemmelliği, tını estetiğinin elde edilmesinde belirleyicidir. Bu nedenlerledir ki bağlamanın yapısal özellikleri “tını estetiğini” etkileyen çok önemli bir etmendir.
Perde Sistemi
Perde sisteminin farklı duyumlar sağlamasına, Âşık Veysel ve Neşet Ertaş’ın kullandığı perde sistemiyle elde ettikleri sesler örnek olarak verilebilir. Bu bağlamda Neşet Ertaş’ın Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısını eserinin Âşık Veysel’in kullandığı perde sistemi ile icra edilmesi genel kabul görmüş estetik algı ile örtüşmemektedir.
Telleme
Bağlama icrasında farklı telleme şekilleriyle de farklı duyumların oluşması sağlanabilmektedir. Divan sazı telleme biçimi, bağlama düzenindeki ters telleme şekli ve ikitelli bağlama ile elde edilen farklı ses duyumu buna örnek olarak verilebilir.
Akort
Bağlamadaki “akort farklılıkları” farklı duyumların oluşmasını sağlamaktadır. Bu nedenle bazı eserler belli düzenlerde genel anlamda daha iyi tınlar ve daha çok kabul görür. Haydar Haydar eserinin bozuk düzeni Sol kararda, Şeker Oğlan eserinin bağlama düzeninde kabul görmesi, ayrıca Abdal düzeni, Nesimi düzeni vd. ile sağlanan farklı duyumlar buna örnek olarak gösterilebilir.
Tını estetiğinin oluşmasında akort şeklinin katkısı ve önemi şu tespit ile pekiştirilebilir:
La kararlı Konya türkülerinin icrasında kullanılan bozuk düzeni akordu olan “La, Re, Sol” yerine, Konya tezene kalıbının uygulanma biçiminden ve karar sesinden kaynaklı olarak “La, Re, La” akordu ile dem sesi eşliğinde icra edilmesi sonucunda “tını estetiği” bağlamında daha uyumlu ve derinlikli bir duyum elde edilebilmesi örnek olarak gösterilebilir.
AY: Çalış tekniklerinde tını estetiğini anlatmak nasıl olacak? Nota yazımına özel işaretler mi konulacak?
BENLİBir müzik eseri hiç kuşkusuz nota ve ritimden çok fazlasını içermektedir. Bir eserin, “tını estetiği” bağlamında icra edilebilmesi için icra biçimini gösteren mevcut imgelerin ve teknik işaretlerin yeterli geldiği söylenemez. Tını estetiğinin daha iyi ifade edilebilmesi için bu çalışmaya özel yüz adet açıklamalı terminolojik terim üretilmiştir. Bu terimler, genellikle müzik teorisyenleri, icracılar, dinleyiciler, izleyiciler ve halk arasında geçmişten günümüze geleneksel olarak taşınmış, müziğin özelliklerini anlatmakta kullanılan ifade biçimlerinden türetilmiştir. Bu terimler icracıyı “tını estetiği” bağlamında yönlendirirken eserin icrasal bağlamda incelenmesini de mümkün kılmaktadır. Kitapta bu terimler notalar bölümünde icra özelliğine göre “Eserin estetik bileşenleri” tablosunda eserin notası üzerinde yer almaktadır. Ayrıca müzikal nüanslar ve eserlere icrasal anlam yükleyen Türkçe açıklamalı uluslararası terminolojik terimler kullanılmıştır.
AY: “Sanat estetiği; duygu ve düşüncelerle kişinin içindeki güzellik vurgusunu, insanlarda heyecan uyandıracak şekilde ifade etmesidir.” tanımına katılıyor musunuz?
BENLİ: Estetiğin, antik çağdan itibaren insanın evren üzerine düşünmesi ile başlayan beş bin yılın üzerinde bir süreci vardır. Estetik güzellik değeri taşıyan eserlerin mutlaka insan emeği ürünü olması gerekir. Estetik algıduyularımız ile beynimizde kaydettiğimiz bir nesneye ait verilerin yorumlanmasıdır. Estetik değerler çağlara ve milletlere göre değişebilir ancak güzellik algısı gibi kişiden kişiye değişmez, genel hatlara sahiptir ve zaman içerisinde ekollere dönüşür. Örneğin; Marx, Nietzche de olduğu gibi. Mısır piramitleri gibi kişiden kişiye toplumdan topluma değişmeyen özel estetik değere sahip yer yüzünde bazı eserlerde mevcuttur. Fakat bireysel estetik; değer yargılarımız, bulunduğumuz kültür dairesi, yaşanmışlık, deneyim ve düşünsel yetimize bağlı bilişsel ve sosyokültürel bir durumdur. Aksi çok bilindik bir söz olan; “Diyarbakır Diyarbakır olalı böyle bir zulüm görmedi”ye dönüşür.
Bu bağlamda sorunuzdaki sanat estetiğinin, kişinin içindeki duygu ve düşüncelere hitap etmesi onu heyecanlandırması, onun içindeki güzellik algısını ortaya çıkarması özne-nesne ilişkisi ile direk orantılıdır. Estetikten söz edebilmek için estetik değer taşıyan bir nesne ve onu anlayabilecek bir özneye ihtiyaç vardır. Bu koşulların sağlandığı her ortamda bu tanım geçerlidir ve katılırım.
AY: Yayımlanmış “Bağlama Metotları” konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?
BENLİ: 1970 yılların başından günümüze kadar amaç araç ilişkisi bağlamında birçok “Bağlama Metodu” yayınlanmıştır. Hiçbir müzikal değer ve teknik nitelik taşımayan sadece Türkçe sözel ifadeler ile yazılanların dışındaki diğer metotların çoğu bir emek ürünüdür ve kendi dönemleri içerisinde bağlamanın ikinci evresi dediğimiz öğretim sürecine katkı sunmaya çalışmışlardır.
AY: Teşekkür ederim.
BENLİ: Ben çok teşekkür ederim.