HAKKI ÖZNUR : NE ASKERI DEMOKRASI NE OTOKRATIK DEMOKRASI’! NE PARTI DEVLETI NE TOTALITER DEVLET !

Milletin adami, Sehit lider Muhsin Yazicioglu’nun dava ve yol arkadasi, Ülkücü fikir ve siyaset adami, arastirmaci-yazar Hakki Öznur, 15 Temmuz kalkismasinin 6. yil dönümü dolayisiyla, “15 Temmuz kalkismasini” ele alan genis bir yazi kaleme aldi.

Güncel 1.08.2022 21:43:00 0
HAKKI  ÖZNUR : NE ASKERI DEMOKRASI NE OTOKRATIK  DEMOKRASI’!  NE PARTI DEVLETI  NE  TOTALITER  DEVLET  !

Öznur yazisinda. Millet ve Demokrasi düsmani hain  kalkismacilari,  kalkismanin  merkezinde yer alan , “gizli ajandasi” olan Cemaati,  Cemaatin  güç zehirlenmesini, devleti ele geçirme stratejisini, Cemaat –AKP iliskilerini, AKP’nin en büyük müttefiki  ,gayriresmi ortagi Cemaatin kumpaslarini, AKP’nin , Cemaate verdigi her türlü destegi, Zaman  gazetesinin yas pastasini  kimin, kimlerle kestigini, AKP Genel baskani ve kadrolarinin cemaat medyasinda, kumpas davalarina nasil destek verdigini, AKP Genel Baskani ve AKP yöneticilerinin Cemaat ve Fethullah Gülen  övgülerini, kumpasçi savcilara verdikleri destegi,  Kumpaslarin bas organizatörü sözde savci Zekeriya Öz’e gönderilen Mercedes’i,  Pensilvanya’yi yol yapan AKP’li Bakanlari, Milletvekillerini, Belediye baskanlarini,   hain kalkisma için “Allah’in bize büyük bir lütfu ,15 Temmuz  projeydi bize yaradi” diyenleri,  15 Temmuz’u  firsata çevirip, parti devleti kurmaya çalisanlari,  tek adam rejimi, ucube sistemi insa edenleri  saray vesayetini, parti vesayetini  tarihe not düserek, tek, tek   anlatiyor.

Öznur yazisinda, 15 Temmuz  darbe komisyon raporunun nasil gizlendigini, neden yayinlanmadigini,   Hulusi Akar ve Hakan Fidan’in meclise gelip niye  ifade vermediklerini, “Yurtta Sulh Konseyi”  adli cunta yapilanmasini  ve daha pek çok konuyu genis bir sekilde  anlatiyor.      

Hakki Öznur’un tarihi öneme sahip, tarihe not düsen 15 Temmuz kalkismasini ele alan yazisinin tam metni: 

NAMLUSUNU MILLETINE ÇEVIRMIS TANKLARI, HAIN KALKISMAYI, MILLETIMIZIN EVLATLARI   DURDURDU

15 Temmuz 2016 kalkismasinin 6. yil dönümündeyiz. TSK içinde yuvalanan, ABD/NATO ile irtibatli cuntalar, kriminal gruplar, 15 Temmuz gecesi hain bir kalkisma ortaya koydular.  ABD'nin ‘Our boys-bizim çocuklar’ dedigi, NATO’cu zihniyete sahip kalkismacilar, milletin evlatlarina bomba ve kursun yagdirmistir. 

Ankara ve Istanbul’da, cumhurbaskanligi, parlamento, emniyet ve kamu binalari savas uçaklariyla bombalandi. Akinci Üssü’nden havalanan F-16’larla, Gölbasi’ndaki Özel Harekat Daire Baskanligi’na saldirdilar. Kahraman Özel Harekat polislerinin üzerine hunharca bomba ve kursun yagdirdilar. Açilan ates ve atilan bombalar sonrasi Gölbasi  Özel Harekat Merkezi'nde 51 canimiz, vatan evladimiz, sehit oldu. O gece kahramanca sehadete yürüyen sehitlerimizin büyük çogunlugu, hendek operasyonlarinda gazi olmustu.

15 Temmuz kalkismasinda Akinci Üssü’nde görev alan F-16 pilotlari ve diger merkezlerdeki kurgulanmis alçaklar, birer robot gibi, verilen emirleri mekanik bir sekilde yerine getirmislerdir. Kendilerine ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adini veren, küresel ser odaklarla iliskisi ve irtibati olan ihanet konseyinin komuta ettigi kalkisma sonucunda 251 vatan evladi sehit düstü. 2000’den fazla vatan evladi yaralandi. 

Genelkurmay’da, özel kuvvetlerde, jandarmada, emniyette, meydanlarda birçok vatan evladi, silahli kalkismada bulunan hainlere karsi hayatlari pahasina direnmisler ve sivil kahramanlarimizla beraber destan yazmislardir. Vatanin has evlatlari, gözlerini kirpmadan, kendilerini feda ettiler. Vatan için, millet için sehit düsmüslerdir.  

Türkiye, 27 Mayis'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de tank sesiyle uyanmisti.  15 Temmuz 2016 gecesi ise sokaga çikan, namlusunu millete çeviren tanklarin yolunu, milletin evlatlari kesmis, tanklarin üzerine çikmis, yagan bombalara, kursunlara ragmen kalkismaya boyun egmemistir. Milletimiz; tarih yazmis, destan yazmis, hain kalkismayi durdurmustur.

Demokrasi ve millet düsmani kalkismayi, aziz milletimiz engellemistir.  Devlet içine girmis kriminal, kripto yapilarin ve onlarla is birligi yapan kliklerin kalkisma girisimini bosa çikarmis, demokrasiye, cumhuriyete kaniyla, caniyla sahip çikmistir. Türk milleti, karsi karsiya kaldigi bu alçakligi ve ihaneti, bertaraf etmeyi basarmistir. 

RUHLARINI IBLISE SATMIS HAINLER, MILLETIN EVLATLARINA BOMBALAR VE KURSUNLAR YAGDIRMISTIR

15 Temmuz gecesinin en kidemli ve etkili kahramanlarindan biri, 66’nci Zirhli Mekanize Tugayi’nda sehit düsen Kurmay Albay Sait Ertürk... 15 Temmuz gecesi sehit düsen en rütbeli askerimiz oldu. Rütbesi Albay ama kendisi ‘Mehmetçik’ idi. Peygamber Ocagi’nin serefli bir mensubuydu.

Sehit Ertürk, 15 Temmuz gecesinde Istanbul’daki darbe girisimine mani olan gerçek kahramanlarindan biri. Kalkismaci hainlerin Istanbul’daki girisimine, tanklarin ve zirhli araçlarin, mühimmat yüklü helikopterlerin ve tugaya yuvalanmis hainlerin Istanbul sokaklarina dagilmasina mani oldu.  

15 Temmuz 2016 gecesi gerçeklestirilen hain kalkismada kilit isimlerden biriydi Ömer Halisdemir... 15 Temmuz kalkismasinin seyrini degistiren ve kalkismaya karsi direnisin temsili haline gelen Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanligi karargahinda sehit edilmistir. 

Hain kalkismanin seyrini degistiren adam, sehit Ömer Halisdemir. 15 Temmuz'un seyrini degistiren, kendisi de sehit edilen Astsubay Ömer Halisdemir'i, Albay Sait Ertürk’ü, o gece vatani ve milleti için sehit düsen aziz sehitlerimizi, büyük Türk milleti asla unutmaz!

Genelkurmay’da, özel kuvvetlerde, jandarmada, emniyette, meydanlarda birçok vatan evladi, silahli kalkismada bulunan hainlere karsi hayatlari pahasina direnmisler ve sivil kahramanlarimizla beraber destan yazmislardir. Vatanin has evlatlari, gözlerini kirpmadan, kendilerini feda ettiler. Vatan için, millet için sehit düsmüslerdir.

DEVLETI GIZLICE KUSATMA VE ELE GEÇIRME ASLA KABUL EDILEMEZ!

Gülenist yapi, 40 yildir sürdürdügü faaliyetleri ile devletin birçok kurumlarinda (TSK, Emniyet, Yargi) çok ciddi bir konuma gelmistir. 15 Temmuz kalkismasi, bu yapinin TSK içindeki unsurlariyla kendini disa vurdugu tarih oldu. Kalkismada ‘lokomotif’ rolü üstlenen, Gülenist yapidir. Gülenistler her alanda oldugu gibi TSK içinde de kendilerini gizlemeyi çok iyi basarmislar. Gülenist yapi, generalinden yaverine, emir subayindan astsubayina, teknik elemanindan uzman çavusuna, TSK’nin her kademesine yerlesmistir. 

15 Temmuz kalkismasinda Gülenist askerlerle beraber degisik klik ve gruplarinda bir araya geldikleri, açikça görülmüstür. Demokrasi ve millet düsmani kalkismacilarin, degisik kliklere mensubiyeti, yadsinamaz bir gerçektir. 15 Temmuz kalkismasi, TSK içinde önü açilmis malum yapi ve onunla ittifak yapan bazi çesitli gruplarin ortak kalkismasidir. Her biri ‘proje subay’ olan cemaat mensubu askerler de bu hain kalkismanin içinde yer almistir. Degisik zihniyetlere sahip ‘kriptolar’, Genelkurmay’in ve devletin kilit noktalarina kadar girmisler ve en stratejik yerleri ele geçirmislerdir.

15 Temmuz kalkismasi, bir koalisyondur. Kalkisma girisiminden sonra ortaya dökülen bütün verilere bakildiginda, kalkismada yer alan koalisyonun en büyük ve merkezi ortaginin cemaat mensuplari oldugu nettir. Gülenist hareket, izlemis oldugu yol ve yöntemler ile kriminal yapiya dönüsmüstür.  

Gizli ajandasi olan, devleti çepeçevre saran, gizlice kusatma ve ele geçirme çalismasi yapan ve nihayetinde elde ettigi kazanimlarla ‘güç zehirlenmesi’ yasayan Gülenist grup, 15 Temmuz 2016 hain kalkismasinin ana gövdesini olusturmustur.

15 Temmuz 2016 kalkismasinda halen açikta kalan, cevabini bekleyen soru isaretleri vardir. Bu hain kalkisma, diger darbe ve kalkismalardan bir yönüyle farklidir. Bu ihanet kalkismasinin merkezinde sivil mankurtlar da vardir. Kalkismaya öncülük yapan bu cemaat mensuplari, cemaatin asker mensuplarina emir veriyordu. Yani, kalkismaci askerler sivil mankurtlardan emir aliyordu. Genelkurmay karargahinda ve Akinci Üssü’nde yasananlar, bunu göstermektedir. 

Bu bir koalisyon olan 15 Temmuz “kokteyl” kalkismasinin 1 numarasi kim? Bu karanlik yapilanma kimlerden olusuyor? Yurtta Sulh Konseyi adli cuntaci yapi, bu hain kalkismayi nerede planlandi? Bu sifreli ismi kimler verdi? Kalkismaya katilan askerlerin ifadelerinde hala birilerini koruduklari tam olarak desifre olmadiklari, çeliskili ifadelerden bellidir. 

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adini veren cuntanin kesinlikle dis mihraklarla irtibati vardir. Bunlarin kirli ve karanlik emellerinde en önemli hedef, iç savas çikarmakti. Türkiye’yi iç savasa sürüklemek, kardesi kardese düsürmekti. Kesinlikle bu karanlik ve hain cunta yapilanmasinin küresel ser odaklarla iliskisi ve irtibati vardir. Bunlar zamanla sorusturmalar derinlestikçe ortaya çikacaktir.

AKP’NIN EN BÜYÜK MÜTTEFIKI, GAYRIRESMI ORTAGI CEMAATTI

AKP-cemaat ittifaki, AKP’nin kurulma sürecinden önce baslamis, 2013 yilina kadar devam etmistir. AKP’nin en iyi arkadasi, en iyi dostu ve en iyi müttefiki, ‘cemaat’ olmustur. AKP ile Gülenist yapilanma, her alanda is birligi yapmislar, Türkiye’nin kaderiyle oynamislardir. AKP-cemaat koalisyonu (AKP’nin dar oligarsik kadrosu ile Cemaatin kripto oligarsik kadrosu), uzun bir dönem birlikte hareket ettiler.   

AKP-cemaat ikilisi, ittifak ve is birligi yapmislardir. Devlet kurumlarini ele geçirme operasyonlarini birlikte yapmislardi. Ikisinin ittifaki iktidardaydi. Her türlü kirli isten AKP de cemaat de ayni derecede sorumlu. AKP ve cemaat, iktidara ortak olduklari gibi islenen suçlara da ortaktir.

AKP, Gülenist hareketi o kadar simartmisti ki Gülenci olmadan sivil-asker bürokraside yükselmek, hatta oldugun yerde kalmak, imkânsiz hale gelmisti. AKP, Gülenist yapiyi önce hükümetin, sonra devletin ayricalikli ve gözde cemaati haline getirdi. Hedefinde devlet olan cemaat kendisine açilan yollari rahatça, geçerek eline geçirdigi imkanlarla, devletin kilcal damarlarina girdi. 

Cemaat, tüm devleti yönetmeyi düsündü. Kendisini artik cemaat degil, devlet gören, güç zehirlenmesi yasayan Gülenist hareket, nihayetinde kriminal bir yapiya döndü. Cemaat, AKP’ye verdigi destek karsiliginda devletin her kritik noktasini kontrol edebilir oldu. Hem sivil toplumda örgütlendi hem de devlet bürokrasisinin çok önemli kademelerinde büyük güç kazandi. 

Orduda, Adalet Bakanligi’nda askeri yargi, adli ve idari yargi, bu süreçte agirlikli olarak Gülenist hâkimlerden ve savcilardan olusmustur.  “Ne istedilerse verdik” sözü gerçegi yansitiyor, çünkü iktidar 2013 sonuna kadar Gülen cemaatini, desteklenmesi gereken bir “hizmet hareketi” olarak gördü. Devlet kurumlarini cemaate/cemaatlere teslim eden, devletin sinir uçlarina girene kadar nüfuz etmelerini saglayan AKP hükümetleridir. Devri iktidarlarinda her kuruma sizan, ‘malum yapiyi koruyan, kollayan AKP iktidaridir. 

DEVLET KURUMLARINI CEMAATE TESLIM EDEN AKP ILE GÜÇ ZEHIRLENMESI YASAYAN CEMAAT ARASINDA GÜÇ VE IKTIDAR ÇATISMASI YASANDI

Vatanina, milletine, devletine, demokrasiye bagli, cemaat mensubu olmayan kisilerin, devlet kurumlarindan tasfiyesinden sorumlu olan, AKP iktidaridir. Cemaat ne istediyse AKP onu yapti. Tasfiye edilenlerin yerine cemaat mensubu isimler geldi.

Gün geldi, devran degisti. AKP’nin, özellikle de Erdogan’in mutlak iktidara giden yolda cemaatin destegine ihtiyaci kalmadi. Erdogan’a göre koalisyon ortagi fazla güçlenmis, devlet içinde güçlü bir duruma gelmisti. AKP hükümetine göre cemaat, güç zehirlenmesi yasiyordu.  Ayni seyleri, cemaat de Erdogan ve hükümet için söylüyordu.

Eylül 2011'de Oslo'da yapilan görüsmelerin sizdirilmasi, 26 Ocak 2012'de Genelkurmay Baskani Ilker Basbug'un gözaltina alinmasi, ardindan 7 Subat MIT krizi ve Basbakan Erdogan'in Mart 2012'de dershanelerin kapatilacagini açiklamasiyla AKP-cemaat savasi baslamistir.

Güç zehirlenmesi yasayan Cemaat, AKP’ye sah çekti. 17-25Aralik sonrasi hükümeti sarsan, dört bakanin istifasina yol açan rüsvet ve yolsuzluk operasyonlari, AKP ile cemaatin arasini açmistir. AKP ile Gülenist hareketin ortakliginin bitisi, AKP iktidarinin yolsuzluklarinin ortaya çikmasiyla olmustur.

AKP hükümeti tarafindan küresel komplonun “is birlikçisi” denilen, o savcilar, o polis sefleri, 17-25 Aralik gününe kadar AKP hükümetinin yere göge sigdiramadigi kahramanlardi. Ve simdi, Gülenistlerin kötü siciline dikkat çekenlerin hepsi, 17 Aralik öncesi cemaatin ve Fethullah Gülen’in en büyük savunuculariydi. 

17-25 Aralik süreci,AKP’nin kirli çamasirlarinin ortagi tarafindan ortaya dökülmesinin ve ortakligin bozulmasinin tarihidir. AKP ile cemaat, biri digerini “kendine karsi komplo kurmakla, darbe yapmakla” digeri ise “yolsuzluga batmakla” suçluyordu. AKP ve cemaat arasindaki uyusmazlik, TSK içindeki ‘cemaat’ mensuplarinin da yer aldigi kanli bir kalkisma girisimiyle sonuçlanmis oldu.

Erdogan ve AKP’liler, yillarca ‘hizmet hareketi’ dedikleri ‘cemaat’ için, “Paralel Devlet Yapilanmasi” (PDY) dediler. Paralel yapi sifati, 17/25 Aralik 2013, FETÖ yakistirmasi ise 15 Temmuz 2016 sonrasina aittir. 17-25 Aralik sonrasi cemaat kadrolarinin özellikle yargi ve polis kadrolarindan ayiklanmaya baslamasiyla AKP-cemaat iktidar çatismasi basladi. 

Cemaatin, bu savasi kazanmasi zaten mümkün degildi. Cemaat, AKP’ye degil, devlete, devletimize yenildi. Kadim devlet anlayisimiz, paralel yapilara, yapilanmalara asla izin vermez. 15 Temmuz kalkismasi, devletin kayitlarina artik “PDY” diye giren Gülenizmin, AKP’ye son bir ‘hizmet’i de denilebilir.

15 Temmuz’la gerçek anlamda hesaplasmayan bir AKP var. AKP, devletin kilcal damarlarini ele geçiren Gülenizmin en büyük müttefiki olmaktan dolayi suçludur.   Kimse Gülenist yapinin Türkiye’de kalkisma-darbe yapmaya soyunacak kadar güçlenmesinin sorumlulugunu, baskalarinin üzerine yikarak kurtulamaz. 

CEMAATIN ÖNÜNÜ AÇAN AKP IKTIDARI OLMUSTUR

Ey AKP hükümeti;

AKP’nin kurulus sürecinde Pensilvanya’ya giden, Fethullah Gülen’den destek ve dua isteyen, sizdiniz!

Cemaat devleti ele geçirmeye kalkarken izin veren, sizdiniz! 

Cemaatle birlikte kumpaslar kuran, operasyonlar yapan, güle oynaya ülkeyi yöneten, sizdiniz!

“Bir emrin var mi hocam? Bize düsen bir sey varsa söyle yerine getirelim” diyen, sizdiniz!

Hemen her olayda “acaba Pensilvanya ne der, o ne düsünüyor?” diyen, sizdiniz!

Yargi’yi, Emniyet’i, TSK’yi ve birçok askeri ve sivil kurumlari anahtar teslimi Gülenistlere teslim eden, sizdiniz!  

Sahte delillerle, komplolarla, kumpaslarla TSK'yi çete gibi gösteren, yargi yoluyla onlara hapislere attiran malum yapinin destekçisi, sizdiniz! 

Parsel parsel arsalari, hem de imar kanunlarinda haksiz degisiklikler yaparak cemaate teslim eden, sizdiniz!

“Cemaat dünyanin 167 ülkesinde Türkiye’yi tanitiyor” diyen, sizdiniz!

Zaman gazetesinin pastasini her yil törenle kesen, cemaat medyasini sik sik ziyaret eden, onlari yurt disina özel uçaklarla, devlet uçaklariyla gezdiren, sizdiniz!

25 Ocak 2012 günü Ankara’da, Zaman gazetesinin 25. yil pastasini simdi yurt disinda olan Ekrem Dumanli ile beraber kesen, AKP Genel Baskani Erdogan’dir.

Devletin harim-i ismetine (Kozmik Oda’ya) girilmesine izin veren, sizdiniz! Siz!

Ergenekon vb. dâvâlarda hâkimlik, savcilik yapan, itibar suikasti yapan, sizdiniz!

Cemaatle ilgili, "Bizler de bu yapiya tüm siyasiler gibi iyi niyetle destek olduk. Açik konusuyorum ben de sahsen pek çok görüsüne katilmasam da bunlara yardimci oldum" diyen, AKP Genel Baskani Erdogan’dir.

Basbakanligi döneminde en 20 kez Samanyolu TV’ye konuk olan Erdogan’dir. Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Bülent Arinç, Köksal Toptan, Bekir Bozdag, Melih Gökçek vb.leri onlarca bakan, milletvekili, belediye baskani, defalarca cemaatin televizyonlarina  çikmadilar mi?  Gazete ve dergilerine röportaj vermediler mi? 

Ulastirma Bakani’yken, bugün  FETÖ çati davasinda tutuklu olan Hidayet Karaca’nin evine giderek birlikte kahvalti yapan,  cemaate övgüler dizen  Binali  Yildirim’di.

“Bu kutlu yolda, Hoca Efendi'nin yeri basimizin üstüdür” mesajini atanlar, AKP yöneticileri degil miydi?

“Sinav sorularinin çalindigini söyleyenler serefsizdir” diyen, AKP’li bakan ve parti yöneticileri degil miydi?

Fethullah Gülen, 2013 yilinda ameliyat oldugunda Türkiye’den uçaga atlayip Pensilvanya’ya gidenler arasinda AKP’liler basi çekiyordu.

Fethullah Gülen’den bir küçük hediye alip, onu Türkiye’de zevkle kendilerinden geçerek anlatan ve karsiliginda Gülen’in maliyecilerine korkunç paralari döken, sayan, sizdiniz!

Fethullah Gülen ile görüsmeye gitmeyeni yadirgayan, onlara kem gözlerle bakan, sizdiniz!

Pensilvanya’nin tespit ettigi isimleri milletvekili ve bakan yapan, sizdiniz!

Pensilvanya’ya giden birçok büyüksehrin ve bazi illerin belediye baskanlari, sizin mensubunuzdu!

“Fethullah Gülen Hoca Efendi, belki de son 1000 yilin en büyük Türk büyüklerinden birisidir” diyen, sizdiniz!

Pensilvanya’nin tespit ettigi isimleri milletvekili ve bakan yapan sizdiniz!  Siz!  Milletvekili olmak için cemaatten yardim isteyen, sizin mensuplarimizdir! 

‘Sila hasreti’ deyip, Gülen öykünmeleri yapan, Gülen’i Amerika’dan Türkiye’ye davet eden, sizdiniz!

Fethullah Gülen’e "geçmis olsun" dileginde bulunanlar için yayinlanan iki sayfalik tesekkür ilaninda listenin basinda olan, sizdiniz! Sizlerdiniz! 

Fethullah Gülen’den davet bekleyip, kosa kosa onun elini öpmeye giden, sizdiniz! Sizin kadrolarinizdir!

Çok sayida AKP’li bakan, milletvekili, partili, Fethullah Gülen ile Pensilvanya’da görüsmüs ve dönüste de yaptiklari ziyareti anlata anlata bitirememislerdir.

17-25 Aralik sürecinde cemaat ile arayi düzeltmek için Cumhurbaskani Abdullah Gül ve Basbakan Erdogan arabulucu olarak Zaman gazetesinin kurucu yayin yönetmeni Fehmi Koru ile Gülen’e mesaj göndermedi mi? 

Fehmi Koru, 22 Aralik 2013 günü, Fethullah Gülen ile Pensilvanya’da görüsüp, ondan aldigi islak imzali mektubu Gül’e iletmedi mi? Fethullah Gülen’in web sitesi herkul’de o mektubun içerigi ve ayrintilari yayinlanmadi mi?

“RABBIMDEN AF DILIYORUM, MILLETIMDEN ÖZÜR DILIYORUM” DIYEREK KENDINIZI SIYIRAMAZSINIZ

Erdogan ve Gülen, defalarca birbirlerine geçmis olsun mesajlari gönderip, telefonda konusmuslardir. Fethullah Gülen, Kastamonu'da Basbakan Recep Tayyip Erdogan'in koruma konvoyuna yapilan saldiri ile ilgili olarak, 6 Mayis 2011 günü gazeteye, taziye ve geçmis olsun ilani vermisti.

Fethullah Gülen, MIT krizinin yasandigi sicak günlerde, 12 Subat 2012 günü yayinladigi mesajla, ikinci kez operasyon geçiren Basbakan Tayyip Erdogan'a acil sifalar dilemisti. Fethullah Gülen hastaneye yattiginda, kendisini arayip geçmis olsun dileklerinde bulunanlar arasinda AKP Genel Baskani Erdogan da vardir. Erdogan, 21 Ekim 2013 günü Sabiha Gökçen Havalimani'nda bulundugu sirada, Gülen'i telefonla arayarak kendisine geçmis olsun dileginde bulunmustu. 

2012 yilinda yapilan ve Gülenist hareketin en önemli kollarindan biri olan simdi çogu yurt disina çikan, kaçan, TUSKON kongresinde Gülenci TUSKON mensuplarina Erdogan, su övgüleri yapmistir: 

“Siz, arkaniza karanlik güç odaklarini almadiniz. Siz arkaniza mafyayi, çeteleri, cuntalari almadiniz. Siz, arkaniza Galata bankerlerini almadiniz. Siz arkaniza hazineyi, siz arkaniza kamu bankalarinin kaynaklarini almadiniz. Siz ideolojiyle yürümediniz. Siz dayatmalara, baskilara, engellere boyun egmediniz. Siz arkaniza sadece ve sadece milleti aldiniz. Siz, arkaniza milleti aldiginiz için, milletle yürüdügünüz için büyüksünüz ve bu ülkeyi büyütüyorsunuz.”

Paralel yapi sifati, 17/25 Aralik 2013, FETÖ yakistirmasi ise 15 Temmuz 2016 sonrasina aittir. Kalkisma girisimi sonrasinda Erdogan, bu tarihi suç miladi saydi. Bu tarihten önceki yillari, süreçleri yok saydi. Erdogan ‘kandirildiklarini’ söyledi, hatta Rabbinden ve halkindan af diledi.

AKP Genel Baskani Erdogan, 15 Temmuz kalkismasina iliskin olarak 4 Agustos 2016 günü oda ve borsa baskanlariyla yaptigi toplantida, ardindan Din Surasi’nda ve muhtarlarin huzurunda,

 “Dün söyledim... Rabbimden af diliyorum, milletimden özür diliyorum, dedim çünkü burada hata yapmisiz... Iyi niyetimizin kurbani olduk, bunu da ifade etmem lazim. Bu olay olmamis olsaydi bunlarin üzerine bu sekilde gidemeyecektik.” ifadelerini kullanmistir.  

AKP Genel Baskani Erdogan, en son 14 Temmuz 2021  Çarsamba günkü AKP grup toplantisinda bir kez daha “evet, açik söylüyorum, aldandik” diyerek devlet kayitlarina “FETÖ” diyerek geçen cemaat ile olan iliskilerini itiraf etmistir.

Erdogan, 15 Temmuz  kalkismasindan yer alan kliklerden biri olan  Cemaat ile ilgili, "Bizler de bu yapiya tüm siyasiler gibi iyi niyetle destek olduk. Açik konusuyorum ben de sahsen pek çok görüsüne katilmasam da bunlara yardimci oldum" demistir

AKP’LI BAKANLAR, MILLETVEKILLERI, SÖZCÜLERI   CEMAAT VE GÜLEN GÜZELLEMELERINDE BIRBIRLERIYLE YARISIYORLARDI

AKP kurucularindan, eski Basbakan Yardimcisi, TBMM eski Baskani Bülent Arinç bir konusmasinda “Gülen bize yol gösteriyor. Önümüzü aydinlatiyor. Basbakan selâmlarini gönderdi, bir emirleri var mi, ögren” diyendi.

5 Haziran 2010 tarihinde Arinç, Fethullah Gülen'le ilgili olarak su degerlendirmeyi yapiyor: "Hoca Efendi her zaman oldugu gibi dogruyu söylüyor... Hoca Efendi 12 seneden beri Türkiye'nin disinda, haksiz bir sekilde ülkesinden hicrete mecbur edildi diyor."

Gülen ve cemaat övgüleriyle tarihe geçen Bülent Arinç, sunlari söylüyordu: 

“Milyonlarca insan, su anda gözyasi dökerek bizi izliyor. Bunlarin arasinda biri var ki, gurbette, tek basina, hüzünle bizi seyrediyor. Televizyonun basinda bizi izleyen o güzel insana tesekkür borcumuz var.”

Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç, 23 Mayis 2013 günü TRT Türk'te katildigi canli yayinda Erdogan’la beraber gittigi ABD gezisinde Gülen’e gitmek için nasil izin aldigini söyle anlatiyor: 

“Konu Amerika olunca ve esim de olunca ben dogrusu Türkiye’den ayrilmadan mümkün olursa Hoca Efendi’yi bir ziyaret edebilir miyim diye gönlümden geçirmistim. Hanim da bu ise çok sevindi, ’keske imkan bulabilirsek gidelim, ziyaret edelim’ dediler. Washington’dan bulundugu yer 4-5 saatlik bir mesafe ama gidilebilecek bir sey. Sayin Basbakan’imiza da gitmeden önce konuyu açtim, ‘Firsat bulursam böyle bir ziyaret yapmak istiyorum. Izin verir misiniz, uygun görür müsünüz?’ dedim. Çok memnun oldu. Hatta ‘keske bizim için de mümkün olsa, biz de görüsebilsek’ dedi. ‘Bizden bir emirleri olur mu bir tavsiyeleri olur mu onu da ögren’ dedi. Ama programlari çok yogundu. Bu programlardan firsat bulup da böyle bir mesafeli ziyaret olabilir miydi? O, pek ihtimal vermedi. Ama ‘Selamlarimizi, sevgilerimizi götürürsünüz. Özellikle birinci gün bos olacak. Mümkünse 15’inde bu ziyareti yapabilirsiniz’ demisti. Biz 15’inde oradaydik esimle birlikte. Bizi aldilar dostlarimiz, arkadaslarimiz, Hoca Efendi’yi bulundugu yerde ziyarete götürdüler.

Fevkalade iyi bir görüsme oldu. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karsiladi, geçmis dostlugumuzun hiç eksilmedigini, belki arttigini gördük, hükümetimizle, Sayin Basbakan’imizla ilgili düsünceleri de müspet. Daha basarili olmamizi, daha çok temkinli ve dikkatli olmamizi, hem çevremizdeki, bölgemizdeki olaylarda hem dünya politikasinda hem de bazi konularda hassasiyet göstermemizi istiyor. Onlari tek tek not ettik. Sayin Basbakan’imiza da kismen aktardim. Ama daha genis görüsme imkani da en kisa zamanda bulacagim”

Bülent Arinç açiklamasinin devaminda “Süphesiz, son zamanlarda çok fazlasiyla speküle edilmis, bazi konular üzerinde yaziliyor, çiziliyor. Bunlari belki kendisine birinci agizdan sormak, o konularda bir önerisi bir tavsiyesi varsa veya bizim farkinda olmadigimiz herhangi bir yanlisimiz varsa bu konularda da bizi aydinlatmasini rica etmekti” diyor. 

Fethullah Gülen’in resmî anlamda bir hükümete ne gibi bir tavsiyesi olur?  Erdogan, Fethullah Gülen’den ne gibi bir emir bekliyordu? Erdogan, Gülen ile o süreçte telefonla görüstü mü? 

10 Haziran 2012 günü, Basbakan Yardimcisi olan bugün tekrar Adalet Bakanligi’na getirilen Bekir Bozdag, bundan 10 yil önce 10.'su düzenlenen Uluslararasi Türkçe Olimpiyatlari’nda sunlari söylüyordu: 

“Bu atesi yakan, bu yolu açan, bu fikri veren ve destek olan muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi'ye Antalya’dan gönül dolusu sevgiler, saygilar gönderiyorum. Türkçemizi dünyaya tanitan insanlar yetistirdigi için, kendisine çete diye hitap edilmesi büyük haksizliktir; vicdansizliktir.”

Gida Tarim ve Hayvancilik Bakani Faruk Çelik ise sunlari söylüyordu:

“Insan merkezli bir hizmeti esas alan insanlara, ‘Hizmetinizi durdurun’ denir mi? Aksine tesvik edilir, desteklenir, elden ne geliyorsa o katki saglanir. Bu gerçegi görmemek, ferasetsizliktir.”

2012 Subat’inda, “MIT krizi” yasandigi sirada, AKP Genel Baskan Yardimcisi Hüseyin Çelik, 20 Subat 2012 günü su sözlerle savunuyordu cemaati: “Yok cemaat devlete sizmis, yok cemaat devleti ele geçirmis. Buna kargalar güler.”

24 Mayis 2013 günü, “Türkçe sevgi dilidir, baris dilidir. Yunus’un dilidir. ‘Aç herkese sineni aç, onun gibi ilâç’ diyen Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin dilidir.” Diyen, dönemin Ulastirma Bakani daha sonra Basbakan, Meclis Baskani ve en son 2019 mahalli seçimlerinde AKP IBB adayi olan ve Muhsin Yazicioglu suikastina “kaza” diyen, Binali Yildirim’dir.

“Fethullah Gülen Hoca Efendi, hayatinin her döneminde tertemiz kalmis bir kisidir. Kendisine sükran borçluyuz.” diyen, Saglik Bakani ve daha sonra Basbakan Yardimcisi, olan Recep Akdag’dir.

“Cemaatin hedefleriyle, Türkiye’nin hedefleri tamamen örtüsüyor.” diyen, eski Basbakan ve kendisine Saraycilar tarafindan “Pelikan darbesi” yapilarak saf disi edilen, simdi Gelecek Partisi Genel Baskani olan, Ahmet Davutoglu’dur. 

“Cemaati döverek, cemaate saldirarak, Türkiye’nin degisim yönünü etkilemeye çalisiyorlar.” diyen, simdi Içisleri Bakani eskiden Erdogan düsmani olan Süleyman Soylu’dur.

Adi yolsuzluk ve rüsvete karismis, Kur’an ayetleriyle alay eden, “her Cuma bir ayet salliyorum”, “Bakara makara” diyerek dalga geçen, dönemin AB Bakani, 20 Eylül 2019 günü  Çekya Büyükelçisi yapilan, devletin uçaginda sampanya içen, yanindakilere sampanya ikraminda bulunan, sarhos Egemen Bagis da 28 Mart 2013 tarihinde sunlari söylüyordu: “Bu ülkenin degerini bütün dünyaya yayiyor. Gerçekten bu okullarin vizyonunu ortaya koyan, basta Fethullah Gülen Hocamiz olmak üzere bütün kahramanlara ben yürekten tesekkür ediyorum.”

Dönemin Basbakan Yardimcisi,  simdi DEVA Partisi Genel  Baskani olan Ali Babacan da 2 Haziran 2013 tarihinde sunlari söylüyordu: “Bütün bu güzel çalismalara istikamet veren, ilham kaynagi olan çok degerli Fethullah Gülen Hoca Efendimize buradan sükranlarimizi sunuyorum. Kendilerine saygilarimizi, hürmetlerimizi, sizlerin huzurunda buradan iletmek istiyorum”.

 “Fethullah Gülen Hoca Efendi, son 1000 yilin en büyük Türk büyüklerinden birisidir. Evrensel Türk rönesansini baslatan Türk mucizesidir. Shakespeare gibi evrenseldir. Ona düsmanlik edenlerin utanmasi gerekir.” diyen, 15 Temmuz darbe girisimini arastirma komisyonunda AKP üyesi olarak bulunan, Izmir milletvekili Hüseyin Kocabiyik degil mi?

AKP’yi kuran kadrolarin ve bugün AKP’de siyaset yapanlarin Fethullah Gülen için yaptiklari övgülerden yüzlerce cilt kitap çikar.

ERGENEKON DAVASINDA SAVCI OLDULAR, CEMAATIN SAVCILARINA, HAKIMLERINE  ÖVGÜLER  DIZDILER

AKP Genel Baskani Erdogan, Ergenekon, Balyoz, Oda tv. vb. davalarda içeri alinan, simdi, “Kumpas kurbani dedigi” asker ve sivillerle ilgili: “Durup dururken yoldan geçeni almiyorlar” diyerek operasyonlara açik destek vermisti.  Erdogan, 16 Temmuz 2008 günü, Ergenekon davasinda “hukuksuzluklar var, kumpaslar var” diyen kesimlerin elestirilerine karsi çikarak savci Öz gibi cemaat savcilarina sahip çikmis, “Iddia makami millet adina oradadir. Eger bu anlamda savciliksa, evet savciyim” diye yanit vermisti.

Cumhurbaskani Tayyip Erdogan, basbakanligi döneminde Ergenekon sorusturmasini yürüten firari savci Zekeriya Öz’ü 9 yil önce öve öve bitirememisti. Kendisine zirhli aracini vermisti. 17-25 Aralik süreci AKP ile cemaatin yollarini ayirmistir.  Cemaatin savcisi Öz, ihraç edilmisti.. Erdogan, basbakanligi döneminde Ergenekon davasini yürüten Zekeriya Öz’e yöneltilen elestirilere, “Italya’da temiz eller oldugu zaman Italya’yi Türkiye’ye örnek gösterenler lütfen su anda da Türkiye’de temiz eller operasyonunu yapanlara saygi duysunlar, saygi duysunlar…” ifadelerini kullanmisti.

Gazete arsivleri duruyor. Kütüphanelere gitmeye gerek yok. Isteyen internetten gazete arsivlerine girse kim ne demis, her seyi görür.  Ergenekon sorusturmasinin savcisi, kumpasçi Zekeriya Öz ve digerleri haklarinda yakalama karari çikinca kaçmislardir.

Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç da dalga dalga gelen Ergenekon operasyonlarinin gölgesinde,  cemaatin haftalik yayin organi Aksiyon dergisine verdigi söyleside;  düzmece delil ve gizli taniklarla yürütülen Ergenekon ve Balyoz davalarinda verilen kararlara destek vermis, özel görevli yargiç ve savcilari övmüs; “Onlara bütün Türkiye’nin demokrasi adina büyük bir borcu var” demisti.

Yine Bülent Arinç, o dönem bir televizyon programinda “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sikintilar, sancilar bir taraftan dogum sancisidir. Bir taraftan da bagirsaklarin temizlenmesidir” demisti. CNN Türk kanalinda 23 Nisan 2016 Cumartesi günü yayinlanan Güne Merhaba adli programda Ergenekon davasi için 8 yil önce “Türkiye bagirsaklarini temizliyor” diyen Bülent Arinç, 23 Nisan 2016 günü Yargitay'in Ergenekon davasinda hükmü bozmasini, iyi bir karar olarak degerlendirdi.

Cumhurbaskani Tayyip Erdogan, haklarinda yakalama karari bulunan ve yurt disina kaçan eski savcilar, Zekeriya Öz ve Celal Kara'nin "Bana kaçacak diyen ihanet sebekesinin mensuplari birer ikiser kaçmaya basladi" dedi. "Bunlarla ilgili, kirmizi bültenler hepsi devreye girecek" diyen Erdogan, "Bunlar da yaka paça buraya gelip, yaptiklarinin hesabini verecekler" ifadesini kullandi. 

AKP hükümeti, bu davanin savcisi oldu, alkislayicisi oldu, destekçisi oldu. Hatta yargi ve emniyete “Vurabildiginiz kadar vurun” dediler, “Ezebildiginiz kadar ezin” dediler.

Hatta Bülent Arinç’in ifade ettigi gibi Ergenekon davalari devam ederken “Bu bir dogum sancisidir, Türkiye bagirsaklarini temizliyor” dediler. O kumpas davalari, AKP hükümeti döneminde açildi. Polisler ve savcilar, AKP hükümetinin bilgisi dahilinde operasyonlar yaptilar.  7,5 yil süren Ergenekon sürecinde AKP iktidari  Öz’ü “kahraman” olarak göstermisler “bu ülkede bir gün Zekeriya Özün heykeli dikilecektir” demislerdir.

AKP’nin yaptigi ikiyüzlülüktür. O davalar, AKP hükümeti döneminde açildi. Polisler ve savcilar, AKP hükümetinin bilgisi dahilinde  operasyonlar yaptilar. Simdi cemaati suçlayarak “bizim haberimiz yoktu, onlar yapti” demeleri siyasi ahlaksizliktir.  Son 8 yildir, “Hashasi, çete reisi, alim müsveddesi, içi bos vaiz, sahte veli, yalanci peygamber, paralel devletin basi, Israil usagi, masa, ABD’de esir, kaset santajcisi ve tele kulakçi casuslar, darbeciler, tuzluklar, paralel çete, fetö/PDY” daha neler neler…

Bu tür ifadelerle yillarca iç içe olduklari, birlikte her türlü isi yaptiklari, beraber kumpaslari gerçeklestirdikleri cemaat ve cemaat mensuplarina suçlamalarda bulundular. Cemaate ve onun  liderine övgü dolu ifadeler kullananlar, aralari iktidar çatismasi yüzünden açilinca her türlü yakistirmayi yaptilar.

ZAMAN GAZETESININ YAS PASTASINI,  AKP  GENEL  BASKANI  ERDOGAN KESTI

Zaman gazetesinin 25 Ocak 2012 yilinda yapilan Ankara’daki 25’inci yil kutlamasinda yas günü pastasi basinda Basbakan, bugünün Cumhurbaskani olan Erdogan vardi. Erdogan simdi firari olan Ekrem Dumanli ile pasta kesiyordu. 

Yurt disina kaçan, kapatilan Zaman gazetesinin genel yayin yönetmeni Ekrem Dumanli, 17-25 Aralik sürecine kadar Erdogan ve ekibinin en yakininda olan gazetecilerdendi. Erdogan ile yakin bir hukuklari vardi. Erdogan’in basbakanligi döneminde tam 21 kez Basbakan’in uçagina binmis ve onunla uzun yolculuklar yapmis, söylesilerde bulunmus bir kisidir.

Kapatilan Zaman gazetesini Cumhurbaskani Erdogan, bundan 10 yil önce ‘ateslerde açan bir çiçek’ olarak tanimlamisti. Zaman gazetesinin 25. yil kutlamasina katilan dönemin basbakani Erdogan, Zaman gazetesinin yas günü pastasini da kesmisti. Erdogan, resepsiyonda bir konusma yaparak, ‘Zaman gazetesi tarihî dönüsüm süreçlerinde önemli bir rol oynamis’ diyordu.

35 farkli ülkede, 10 farkli dilde yayin yapan Zaman’i görmekten çok büyük bir gurur duydugunu kaydeden Erdogan, 1986’dan bu yana emek veren herkesi tebrik ettigini söylemis ve Zaman’i, ‘ateslerde açan bir çiçek’ olarak tanimlamisti. Dönemin basbakani ile simdi yurt disinda olan Ekrem Dumanli, altinimsi çerçevede gazetenin özel bir nüshasini birlikte tutup cümle aleme  gösteriyorlardi:

Demokrasinin zaferi!

Ve karsilikli övgülerin ardindan pastayi kesen Erdogan, “Zaman gazetesi ile 25’inci yillara. Bu pastadaki agiz tatliligini, fikir dünyasindaki agiz tatliligi ile sürdürelim” diyordu. 

1970’li yillarda Türk Sag’ina egemen olan, antikomünizmin ve Sovyet karsitliginin da etkisiyle dini cemaat ve tarikatlarin destegi, hep merkez sag partilere olmustu. Gülen hareketi vb. cemaatler, hep merkez sag partilere oy verdi. Söz konusu olan cemaat, geçmisten günümüze DYP, ANAP ve 2002’den sonra AKP’ye oy vermis ve AKP’yi açikça desteklemisti.

Yine bundan 12 yil önce yapilan 12 Eylül 2010 referandumda Gülenistler, AKP’den daha fazla çalistilar. Fethullah Gülen, 12 Eylül 2010’da yapilan referandumun demokrasi adina çok önemli bir adim oldugunu söylemisti. herkül.org'a konusan Fethullah Gülen, “Imkân olsa mezardakileri bile kaldirarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandirmak lazim. Ben zannediyorum kalkarlar da” dedi.

Gülen'in açiklamalarinin tamami, 2 Agustos Pazartesi günü herkül.org'da yayinlanmisti. Gülen hareketi için referandumda ‘Evet’ çikmasi, AKP'nin 50 defa seçim kazanmasindan daha önemliydi.

Seçim zamanlari cemaat evlerinde AKP övülür ve cemaat mensuplarinin AKP’ye oy verilmesi tesvik edilirdi. Açik açik bir seye oy verilmesi istendigi zaman 2010 referandumuydu. Bu referandumun çok önemli oldugunu ve herkesin 'Evet' oyu vermesini istemislerdi. Hatta bu referandumda 'evet' sonucu çikmasinin AK Parti'nin 50 defa seçim kazanmasindan daha önemli oldugunu söylemislerdi.

AKP 15 TEMMUZ’UN ÖNÜNÜN VE ARKASININ ARASTIRILMASINDAN RAHATSIZ

AKP  iktidari 15 Temmuz gerçeklerinin açiklanmasini istemiyor. Yine  en açik göstergelerden biri  TBMM’de kurulan ve 4 Ekim 2016-22 Aralik 2016 arasinda muhalefetin gayretiyle de olusturulan “TBMM 15 Temmuz Darbe Girisimi Meclis Arastirmasi Komisyonu Raporu”nun   kaybedilmesidir. Erdogan-AKP iktidari,  15 Temmuz kalkismasini kendisi için “Tek adam yönetimini anayasallastirip insa etme”nin dayanagina dönüstürmüstür!  

15  Temmuz  hain kalkisma  sonrasi Meclis'te 15 Temmuz Darbe Girisimini Arastirma Komisyonu kuruldu.

15 Temmuz girisiminden 11 gün sonra 26 Temmuz’da AKP ve muhalefet partilerinin verdigi arastirma önergeleri birlestirilerek görüsüldü ve Kalkisma  girisimini arastirmakla ilgili TBMM’de 9 gün içerisinde Bakanlar Kurulu'nun emri ile “TBMM Darbe Arastirma Komisyonu” kuruldu. . Ocak 2017’de komisyonun çalismalari sona erdi. Halbuki bütün arastirma komisyonlarinin 3 aylik görevi süresi bir 3 ay daha uzatilmaktaydi.  Komisyon, çalismalarindan rahatsiz olan AKP tarafindan, daha süresi varken, ek süre verilmedi

Yine Komisyon Baskanlik Divani, bütün partiler tarafindan olusturulabilecekken AKP tarafindan olusturuldu. Komisyon’un çogulcu, seffaf biçimde gündemini olusturmasi ve çalismasi da engellendi. AKP, zaman içinde komisyonun çalismalari ve dinlenen kisilerin parti aleyhinde bilgi vermeleri üzerine komisyonun 3 aylik çalismasi yeterli gördü.

TBMM Darbe Arastirma Komisyonu’nun raporu hazirlanmasi ise tam 6 ay sürdü.  Muhalefet partilerinin de üye verdigi 15 Temmuz Darbe Girisimini Arastirma Komisyonu, 637 sayfalik bir rapor kaleme aldi. Raporun hazirlanmasi için 141 tanigin ifadesi alindi. 

12  Temmuz  2017 günü AKP’li baskan tarafindan TBMM Baskanligi’na sunulan raporda, komisyonda yer alan muhalefetten habersiz ekleme yapildigi ortaya çikinca tartismalar yasandi. CHP, rapora CHP ile FETÖ’nün is birligi yaptigi suçlamalarinin yer aldigi 3 sayfalik bir bölüm eklenince ek serh sundu. Ek görüslerinin yazilmasi istenmesinden sonra  CHP’nin  ek görüsleri rapora eklendi.   70 sayfalik ek serhte, AKP ile   Cemaat arasinda yillar itibariyla gerçeklesen iliskiler belgeleriyle siralanirken, Fethullah Gülen ile AKP yöneticilerinin fotograflari, Gülen hakkinda AKP sözcülerinin açiklamalari, gazete küpürleri, AKP’lilerin Gülen’i öven görüntülerine iliskin internette yer alan videolarin baglanti adresleri yer aldi.

 CHP’nin ek serhinden AKP’nin rahatsiz olmasi üzerine TBMM Baskanligi, komisyonun raporundan ek serhi çikararak basmak istedi. Ancak CHP’nin müdahalesi üzerine basim durduruldu. Daha sonra ise raporun basimi gerçeklestirilemedi ve dagitimi yapilamadi.

Meclis'te kurulan 15 Temmuz Darbe Girisimini Arastirma Komisyonu, 652 sayfalik taslak raporunu AKP Burdur Milletvekili ve Darbe Arastirma Komisyonu Baskani Resat Petek bir basin toplantisiyla açiklamisti.  Komisyon Baskani Resat Petek taslak metni açiklarken "Darbe girisiminin önceden haber alinamamasi bir istihbarat zaafidir" diyordu.

15 Temmuz Darbe Girisimi Arastirma Komisyonunun hazirladigi Raporun içerisine baktigimizda 13 yil Gülenist yapinin resmi ortagi olan AKP ile ilgili hiçbir sey yok. Asil suçlular halen yakalanmis degil. Asil failler, yani bu isin siyasi ayagi ortaya çikmis degil.

4 ay 15 gün gibi bir sürede tamamlanan raporda cemaatin, devletin kilcal damarlarina, siyasetin kilcal damarlarina sizmis, AKP’nin hâkim oldugu TBMM 15 Temmuz Darbesini Arastirma Komisyonu darbenin siyasi ayaginin tespit edilmedigini açiklamistir. Düzmece rapor, AKP’yi aklama ve kurtarma raporudur.

Cemaatin AKP ile iktidar ortakligina deginilmemis, bu anlamda kalkismanin siyasal ayagina yönelik de bir karartma yapilmistir. Bu sorusturma kapsaminda kalkisma gecesinin karanlikta kalan yönlerinin aydinlatilmasina yönelik muhataplarla görüsmeler yapilmamistir. Bu anlamda Meclis Arastirma Komisyonu,  kalkisma  girisimi ve Gülen cemaatinin niteligi, iliskileri ve eylemleri hakkinda gerçek bir hesaplasmanin önünü açacak bir sorusturma yerine,  Kalkismayi iktidarin belirledigi sinirlarin içine hapsetmistir.

15 Temmuz girisimine yönelik yürütülen sorusturmalar sonucunda, kalkisma girisiminin açiga çikartilmasi bir yana pek çok yönüyle girisim karartilmaktadir. Meclis Arastirma Komisyonu’nun hazirladigi rapor öncelikle girisiminin hem tarihi arka planini hem de güncel iliskilerini ortaya koymak bir yana, onlari çarpitmaktadir. 

15 Temmuz darbe komisyonu raporu, tamamen taraflidir. Kamuoyu, gerçeklerin gizlenmesinden rahatsiz oldu. AKP, kendini temize çikarmak için tamamen Meclis komisyon raporunu kendi istedigi gibi yazdirmistir. Bu komisyon, gerçekleri, kalkismayi saklama, AKP’yi aklama komisyonudur. Darbe arastirma komisyonuna hâkim olan AKP, 15 Temmuz kalkismasinin ortaya çikmasini ve hakikatin bilinmesini engellemistir. Açiga kavusturulmamis, üzerinde süphe bulutlari olan konular var.

2 Temmuz 2017’de dönemim TBMM Baskani Ismail Kahraman’a sunulan “darbe” raporu Meclis’te okunmadi. AKP okunmasindan bile rahatsiz oldu.  AKP hükümeti, çok eksiklikleri ve tutarsizliklari olmasina ragmen, raporun tamaminin yayinlanmasini engelledi. AKP, kalkismanin siyasi ayaginin ortaya çikmasindan rahatiz oldu. Çünkü, AKP’yi kaziyinca altinda cemaatle olan iliskiler ortaya çikiyordu. 

Siyasal iktidarin basindan beri kalkismayi, bütün gerçekligiyle ve çiplakligiyla açiga çikarma gibi bir niyeti yoktu. 15 Temmuz Darbe Girisimini Arastirma Komisyonu degil, kapatma komisyonudur. AKP-Gülen is birliginin ortaya çikmasindan korktular. AKP, kendisine dokunabilecek noktalari ise karartmakta ve saklamaktadir. AKP’nin amaci, gerçekleri ortaya çikarmak degil. Fakat gerçekler uzun süre bastirilamaz, gizlenemezler. Hakikati öldürmek mümkün degildir. 

Raporun yazimi üyelerden gizlendi ve uzun bir süreden sonra rapor Komisyon üyelerine teblig edildi. Muhalefet serhi rapora eklenmek üzere verildikten sonra TBMM tarihinde hiçbir komisyon çalismasinda görülmemis bir biçimde Komisyon Baskani tarafindan rapora korsan eklemeler yapildi. CHP’ nin  bu eklemeler Iç Tüzüge ve teamüllere aykiri oldugu için çikarilmasi talebi TBMM Baskani tarafindan reddedildi.

HULUSI AKAR VE HAKAN FIDAN MECLIS’E IFADE VERMEYE BILE GELMEDILER

15 Temmuz kalkismasi sonrasi hararetli bir istihbarat zafiyeti tartismasi basladi. "MIT ve TSK  15 Temmuz girisiminin istihbaratina neden önceden sahip degildi?" ilk yöneltilen sorulardan biri oldu. Bu soruya TSK ve MIT cephesinden gelen iki farkli yanit var. MIT Müstesari Hakan Fidan, Gülen yapilanmasinin darbe girisiminde bulunabilecegine dair daha önce istihbarat paylasiminda bulunduklarini söylüyor. Genelkurmay Baskani Hulusi Akar ise komisyona gönderdigi cevaplarda darbe girisimini "pek çok kimsenin beklemedigi bir durum" olarak niteliyor,

Raporun hazirlanmasi için 141 tanigin ifadesi alindi. Ancak, ifadesi alinanlardan çok alinmayanlar konusuldu. Gecenin kilit iki ismi Hakan Fidan ve Hulusi Akar da komisyon önünde sözlü ifade vermedi. Akar'a on soru yazili olarak gönderildi. Fidan ise 38 sayfalik bir rapor ile komisyona bilgi aktardi. Dolayisiyla darbe girisiminin aydinlatilmasi konusunda kritik önemde olan söz konusu kisiler Komisyon’a gelmediler veya gelmeleri engellendi.

Iki kamu görevlisinin kendilerini TBMM’nin üstünde görmeleri, bilgilerini TBMM ile dolayisiyla toplumla paylasmamalari, darbeyle ilgili soru isaretlerinin bugün bile yanitsiz kalmasinin nedeni oldu .Komisyon’da dinlenmesi istenilen taniklar, kamu görevlileri çagrilmadi.

Arastirma komisyonuna 2 kisi gelmedi. Birisi, MIT Müstesari, digeri dönemin Genelkurmay Baskani Hulusi Akar. Akar ve Fidan, komisyona davet edilmelerine ragmen gitmediler. Erdogan, bu iki kilit ismi TBMM’ye göndermedigi gibi komisyonu fiilen kapatti. Hulusi Akar ve Hakan Fidan'in TBMM'de kurulan 15 Temmuz'u Arastirma Komisyonu'nda dinlenmesine neden izin verilmedi?

Tüm eksikliklerine ragmen komisyonun raporu neden yayinlanmadi? Darbe komisyonun hazirladigi raporu yayinlatmadilar. Hakan Fidan ve Hulusi Akar’i komisyondan kaçirdilar. Arastirma komisyonu istemeyenler, 15 Temmuz'un "filmini" çekmis. 15 Temmuz'un sinema filmi var. 15 Temmuz'un raporlari yok. 15 Temmuz'un siyasi ayagi yok. 15 Temmuz'un balistik raporlari yok.

15 Temmuz 14.45'ten, Genelkurmay Baskani Org. Hulusi Akar'in, Akinci Üssü'ne götürülmek üzere derdest edildigi saat 21.00'e kadar geçen sürede yasananlar hala tam olarak bilinmiyor ve gerçeklerin ortaya çikmasi istenmiyor.  

Olayin iki bas kahramani zamanin Genelkurmay Baskani Org. Hulusi Akar ve MIT Müstesari Hakan Fidan, TBMM'de darbeyi arastirmak üzere kurulan komisyona gelip, sorulari sahsen yanitlamayi reddettikleri için de yanitlanamamis sorular 6 yildir ortada duruyor.

Komisyonun hazirladigi rapor da ortada yok. Lagalugaya getirildi ve rapor, yayinlanmadan kayboldu. Eger Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Genelkurmay Baskani ve MIT Müstesari'na "Gidip ifadenizi verin" deselerdi, giderlerdi Ama. Ama böyle bir talimat verilmedi.

AKP OTORITER REJIM INSA ETMEYE ÇALISIYOR

15 Temmuz 2016 hain kalkisma girisimini firsata çeviren, kendi iktidarini güçlendirmek için kullanan bir AKP iktidari var. Cemaatin önünü açanlar, devlet kurumlarini cemaat kadrolarina teslim edenler, simdi “darbeyi bastirdik” diye nutuklar atiyorlar, açiklamalar yapiyorlar.

Cumhurbaskani Erdogan, kalkismanin yasandigi 15 Temmuz 2016 gecesi Istanbul Atatürk Havalimani’nda yaptigi açiklamada, “Su anda bu çikis, bu hareket, Allah’in büyük bir lütfu. Bu tertemiz olmasi gereken TSK’nin temizlenmesine vesile olacak bir harekettir” demisti.

Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’in da hayli gecikmeli olarak, enistesinin “Dostlarim söyledi, orduda hareketlilik varmis” uyarisiyla bilgi sahibi oldugunu bizzat kendisinin anlatimindan ögrenmistik “O geceye dair açiklanmaya muhtaç yönler var. Niyeyse, 15 Temmuz gecesinin gerçekleri pek sorgulanmiyor…

Erdogan, kalkismadan iki gün sonra 18 Temmuz 2016’da  yaptigi açiklamada, yeni bir açiklamada,15 Temmuz girisimi için “Allah’in bize büyük bir lütfu” oldu diyerek, duyanlarin “Hayirdir insallah” diye karsiladigi ilk degerlendirmesini yaparken aslinda 15 Temmuz  girisimiyle ilgili sonraki aylar ve yillardaki gelismeleri de açiklamaya hizmet edecek en esasli açiklamayi yaptigini pek kimse fark etmemisti. 

15 Temmuz, Erdogan'in kendi deyisiyle, Allah'in bir lütfu oldu. Çünkü eli güçlendi. Türkiye'de otoriter rejim insa etmeye çalisan iktidar partisi, 15 Temmuz kalkismasini bunun için bir firsata çevirdi. 

15 Temmuz serrinden bir hayir çikarmak, mümkündü. Ancak AKP iktidari kalkismadan nemalanmaya kalkmis, demokrasiyi güçlendirecegine otoriterizmi dayatmis, ülkeyi, OHAL rejimini devam ettiren kararnamelerle yürütüyor. 15 Temmuz, demokratik bir hukuk devleti için gerçek bir firsat olabilirdi. Ancak AKP, bunu tam ters bir yönde kullandi.

Binali Yildirim ise katildigi bir programda 'Bugüne kadar hosunuza gitmeyen, sizi en çok zorlayan proje neydi?' sorusuna gülerek “Yani hosuma gitmeyen proje 15 Temmuz. Keske olmasaydi” diyerek gülerek cevap vermisti. 

Kalkismadan Erdogan ve AKP iktidarinin önceden bilgisi oldugu iddialari da kamuoyunda dile getirilmektedir. Gerçi Erdogan kalkismayi, “sir küpüm” dedigi Hakan Fidan’dan degil enistem Ziya’dan ögrendim diyor.   

Bugün "15 Temmuz'dan kim faydalandi?" sorusuna verilecek cevap bellidir! 15 Temmuz kalkismasi olmasaydi, cumhurbaskanligi sistemi adi altinda saray rejimi insa edilemezdi. Adina ‘Baskanlik Sistemi’ denilen antidemokratik bir sisteme geçilemezdi. Dört yillik partili baskanlik sistemi, her alanda iflasla sonuçlandi. Yargi bagimsizligini kaybetti, devlet kurumlarinin içi bosaltildi, hak ve özgürlükler her alanda kisitlandi.

15 Temmuz kalkismasinin karanlikta birakilmak istenen yanlarina dair sorular sormamiz, bosa degil. 15 Temmuz, iktidarini kaybetmek üzere olan AKP'yi kurtarmis, bir de rejim degisikligi yapma firsati vermistir. 15 Temmuz kalkismasi, Türkiye için bir ‘felaket’ oldu; ancak bu felaket, demokratik parlamenter sistemi ortadan kaldirmak için bir ‘firsat’ olarak kullanildi. 

Tüm darbelerin, kalkismalarin mutlaka siyasi ayaklari da vardir.  15 Temmuz kalkisma girisiminin siyasi ayagi, daha ortaya çikarilamamistir. Kalkismasinin kimler tarafindan organize edildigi hususunda birçok soru isareti hala süphe sebebidir. 15 Temmuz kalkismasinin siyasi uzantisi, henüz açikliga kavusmus bir mesele degildir.

DÜN ASKERI VESAYET BUGÜN SARAY VESAYETI

Halen açiklan(a)mayan, tam olarak aydinlanmayan kalkisma ile ilgili olarak AKP iktidari  olayi ‘Allah’in lütfu  15 Temmuz’.  Olarak görmüs ve görmeye devam ediyor.  Milletimizin ve mesru siyasi aktörlerin 15 Temmuz kalkismasina karsi dik duruslari, demokratik siyasetin muhafazasi ve tahkimi adina çok degerliydi. Ancak Erdogan ve AKP, bu durumu kendi lehine çevirmeye çalismistir.

Erdogan’in gönlünde yatan aslanin baskanlik sistemi oldugu biliniyordu ama tek basina onun ve partisinin gücü buna yetmiyordu. Kendisine verilen destekle önü açildi. “Tek Kisilik Hükümet” olan    Erdogan ve adina “cumhurbaskanligi hükümet sistemi,” denilen yönetim tarzi, ülkeyi kaosa sürüklemeye devam ediyor.

Sonuçta, 15 Temmuz hayasiz girisim, Erdogan’a çok ama çok “yaradi”; istemedigi kadar yaradi. 15 Temmuz kalkismasina Türkiye hep beraber direndi ve kazandi. Ancak Erdogan ve AKP, 15 Temmuz direnisini kendisine mal etmeye çalisti. Milletin  direnisini gasp etmeye çalisti.

Dün askeri vesayet, yargi vesayeti vardi. Bugün ise parti vesayeti, Saray vesayeti var.  Saray ,askeri vesayetinde yerini aldi  Demokrasi üzerindeki her türlü vesayeti ortadan kaldirmakla övünen AKP, kendi vesayet düzenini kurmustur. Türkiye’deki birçok kurum ve kurulus, AKP iktidarinin siyasi birer temsilciligi haline gelmistir. AKP iktidarinin etrafinda kümelenmis bir çikar grubu, hiçbir hukuki, ahlaki ölçü tanimiyor. AKP iktidari, hukuk devletini ve güçler ayriligi ilkesini ayaklar altina almis, yasama, yürütme ve yargi organini kendine tabi hale getirmistir. 

AKP demokrasinin imkanlarini kullanarak -örtülü- darbe yapmistir. 15 Temmuz kalkismacilariyla iktidarin ortak noktasi parlamentoyu sifirlamakti. Iktidar kalkismadan  sonra  meclisi  devre disi birakarak bunu yapti.  Demokratik siyaseti engelliyorlar,  keyfi ve sahis eksenli otoriter siyaset izliyorlar. AKP   15 Temmuz 2016 kalkismasindan sonra otoriterizme  sapmis ve tam gaz  saray rejimi insa ediyor.

16 Nisan 2017 tarihinde gerçeklestirilen referandum ile mevcut hükümet sistemi degismis ve Cumhurbaskanligi Hükümet Sistemi ortaya çikmistir.  Bu ucube  Baskanlik Sistemi 24 Haziran 2018 seçimleri ile uygulanmaya baslanmistir. Cumhurbaskanligi Hükümet Sisteminin kisisellesme-keyfilik, güç yogunlasmasi, denetimsizlik ve  kurumsuzlastirma temel özellikleri, açik ve net olarak görülmektedir.

AKP Genel  Baskani Erdogan tek söz sahibi kisi hâline gelmistir. OHAL uygulamasi ile birlikte istedigi kanunlari da çikartmaya baslamistir.  Erdogan’in yetkileri yeni kanunlarla her gün  artiyor  Cumhurbaskani olarak yetki asimina gitmekte ve yasalari hatta anayasayi göz ardi etmekten çekinmemektedir.

AKP iktidari, yasama ve yargiyi yürütmeye tabi hâle getirmistir. Denge ve denetleme kurumlari birbiri ardina çökertilmistir. Yargi organlari siyasallastirilmaktadir. Özgürlükler kisitlanmakta, sivil toplum dagitilmakta ve medya baski altina alinmaktadir.

PARTI DEVLET BÜTÜNLESMESI OTORITER REJIMLERDE OLUR

Türkiye   Otokratik  bir yönetim altindadir.  Parti-devlet bütünlesmesi, otoriter rejimlerde olur. . Demokrasilerin karsiti olarak, otokratik yönetimlerin en belirgin özelligi egemenin/egemenlerin yönetme otoritesini baska bir kaynaktan degil de dogrudan dogruya kendisinden/kendilerinden almasi, bu otoriteyi kimseyle paylasmamasi ve yaptiklarindan dolayi kimseye hesap vermek zorunda olmamasidir. Türkiye’de yasananlar, Hukuksuzluklar ancak istibdatla, otokrasi ile tek adamla yönetilen rejimlerde olur. 

Açik veya örtülü darbe ve muhtira dönemleri, artik son bulmalidir. Dün de bugün de çare, daima demokratik hukuk devletinde ve özgürlükçü demokrasidedir.  Dogru olan savunulmasi ve sahip çikilmasi gereken, demokratik hukuk devletidir. Her türlü otoriter ve totaliter rejimlere karsi çikmak, tavir almak, demokrasiyi ve hukuku savunmak, her vatan evladinin tarihi görevidir.

15 Temmuz'un kahraman sehitlerini rahmetle aniyoruz. Kabirleri nur, mekânlari cennet, ruhlari sad olsun


Cuma 23.6 ° / 14.7 °
Cumartesi 19.2 ° / 11.6 °
Pazar 17 ° / 9.7 °