HAKKI ÖZNUR : ÜLKÜCÜ SEHIT MUSTAFA PEHLIVANOGLU KABRI BASINDA DUALARLA ANILDI

8 Ekim 1980 günü 12 Eylül Cunta rejimi tarafindan idam edilen Ülkücü sehit Mustafa Pehlivanoglu, sehadetinin 42. sene-i devriyesinde  Ankara Karsiyaka Mezarligi’ndaki kabri basinda, dualarla anildi. Kabri basinda düzenlenen anma programina, Ülkücü Har

Güncel 10.10.2022 13:47:00 0
HAKKI ÖZNUR :    ÜLKÜCÜ  SEHIT   MUSTAFA PEHLIVANOGLU KABRI BASINDA DUALARLA ANILDI

8   Ekim 1980 günü  12 Eylül Cunta rejimi tarafindan idam edilen Ülkücü sehit  Mustafa Pehlivanoglu, sehadetinin 42. sene-i devriyesinde  Ankara Karsiyaka Mezarligi’ndaki kabri basinda, dualarla anildi. Kabri basinda düzenlenen anma programina, Ülkücü Hareketi’n kanaat önderlerinden, Ülkücü Hareketin tarihini  yazan,  arastirmaci yazar  Hakki Öznur,  idam edilen, sehit ülkücüleri anlatan  “Onlar Diridirler” kitabinin yazari ve sehit Mustafa Pehlivanoglu ile  Ulucanlar ve  Mamak cezaevinde beraber yatmis onu yakindan taniyan gazeteci yazar  Remzi Çayir, arastirmaci yazar Metin Turhan, camianin önde gelen isimlerinden Ilker Kayalioglu, çesitli STK temsilcileri ve Ülkücü gençler katildi. 
Kabrin basinda önce Kur'an-i Kerim okundu, ardindan dualar edildi, daha sonra Ülkücü sehit Mustafa Pehlivanoglu ile ilgili. Hakki Öznur ve Remzi Çayir birer konusma yaptilar. Sehit lider  Muhsin Yazicioglu’nun dava ve yol arkadasi,  Alperenlerin agabeyi Hakki Öznur  ayni zamanda  bir de mesaj yayinlamistir. Hakki Öznur konusmasinda ve yayinladigi mesajda,  sunlari söylemistir:

DIKTATÖR EVREN, PEHLIVANOGLU’NUN SUÇSUZ OLDUGUNU BILMESINE RAGMEN IDAM KARARINI ONAYLAMISTIR
12 Eylül 1980 öncesiydi. Zor ve firtinali yillardi. Ölüm kol geziyor, kizil namlular kan kusuyordu.  Her gün sehitler verdigimiz o zor ve firtinali yillarda, kavga günlerinde Mustafa Pehlivanoglu yigitligiyle, mertligiyle, delikanliligiyla ülküdaslarinin gönlünde taht kurmustu. 
Bir dava adami olan Pehlivanoglu tavizsiz Türk milliyetçisiydi. Davasina, milletine, vatanina, bayragina, ülküsüne sevdali, yigit bir ülküdasimizdi. 22 yasindayken Ankara Merkez Kapali Ceza ve Tutukevi'nde idam hükmü infaz edilen can gardasimiz, yigidimiz Mustafa Pehlivanoglu, idam edilen ilk ülküdasimizdi.
Düzmece mahkemenin idam kararinin ardindan, Mustafa Pehlivanoglu’nun yargilandigi   olayla alakasinin olmadigi tespit edilmisti. Zaten bu gerçegi, Marksist -Leninist zihniyetli iskenceci solcu POL-Der’ li polisler ve onlarla ayni zihniyete sahip, sözde hâkim ve savcilarda biliyordu.
Davayi takip eden hukukçularimiz, ailesi idami durdurmak için birçok girisimlerde bulundu. Diktatör Kenan Evren girisimlerden rahatsiz olmustur. Zalim, despot, katil diktatör Kenan Evren, "Bana da öyle bilgi geldi. Ama artik çok geç infazdan dönemeyiz." diyerek idamin hemen yapilmasini istiyordu. Cunta rejimi idamlarla, iskencelerle, tutuklamalarla topluma gözdagi vermeye çalisiyordu.
IDAM KARARINI VEREN HAKIM KAYACAN BILE “BESLI KONSEY ISTEDI IDAM EDILDILER” ITIRAFINDA   BULUNMUSTUR
Idam kararini veren Sikiyönetim Mahkemesi Hâkimi, Ülkücü düsmani CHP zihniyetli Ali Fahir Kayacan, yillar sonra bir gazeteye verdigi demeçte, Mustafa Pehlivanoglu'nun asilan solcu Necdet Ardali’ya denge olsun diye idam edildigini ifade etmistir.
12 Eylül döneminde 40 kadar idam karari veren eski Sikiyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan, idam kararlari verdigi için “pisman degilim” diyecek kadar vicdansiz ve sadist ruhludur. Idam kararini veren, idam cezalarinin uygulanmaya basladigi ilk gece iki infaza katilan, Sikiyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan, Mustafa Pehlivanoglu idam edilirken, Ulucanlar Cezaevi avlusunda, Pehlivanoglu’nun yüzüne hükmü okuyan kisidir.
Idama mahkûm edilen ülküdaslarimiz,  Mamak Cezaevi’nde gerek darbe öncesi gerek darbe sonrasi iskence merkezinde günlerce iskenceye maruz kalmislardir. Zalim, yezit ruhlu Raci Tetik denen alçak, Mustafa Pehlivanoglu gibi idam cezasi alan, müebbet hapse mahkûm edilen ülküdaslarimiza, zulüm ediyordu. Arkadaslarimiz direnince kuduruyorlardi. Acimasizca dövüyorlardi, saldiriyorlardi, yetmiyor, tabutluklara atiyorlardi. Ülküdaslarimiz egilmediler, bükülmediler, teslim olmadilar. 
Dava adamlari, zulme riza göstermez, zalimlere boyun egmez. Yezid ruhlu, zalimlerin iskencecilerin üzerlerine korkmadan, cesaretle yürürler, alayina meydan okurlar. Idam sehpalarina, daragaçlarina tekbirlerle, sloganlarla yürürler, giderler. Idam sehpalarina baslari dik, alinlari açik yigitçe çikarlar ve sehadete yürürler.
Mustafa Pehlivanoglu, idama giderken bile basi dikti. Ölümü, vuslat olarak görüyordu. Inanmis, iman etmis ve Hüseyni ruha sahip bir alperendi, bir ülkücüydü Idam edilmeden önce namazini kilmis, duasini etmis ve sehpaya basi dimdik sekilde çikmistir.
Sehidimiz Pehlivanoglu “sevmedim ülküden baskasini” diyordu. Ülküsüne, davasina, milletine, vatanina, bayragina sevdaliydi. “Davamizin adi Nizam-i Alem i’lay-i kelimetullah davasi” derdi.  Bu kutlu yolda, bu mübarek yolda sehit düstü.
Tarih boyunca nice yigit dava önderleri, dava mensuplari, âlimler, i'layi kelimetullah ugruna canlarini feda etti. Zalimlerin ve is birlikçilerinin idam ettikleri igit ülküdaslarimiz, tarihe damga vurmaya devam ediyor. Pehlivanoglu sehit düstükten sonra Mamak Cezaevi’ndeki ülkücüler, hücrelerde ve koguslarda Kur’an okudular. Aziz ruhuna yasinler,  fatihalar gönderdiler. 
IDAMA GIDEN ÜLKÜCÜLERE HER TÜRLÜ ZULMÜ YAPTILAR
12 Eylül 1980 tarihinde de darbe yapip, yönetime el koyanlar tarafindan; hareketin lideri Basbugumuz Alparslan Türkes, MHP ve Ülkücü kuruluslarin yöneticileri dâhil 50 binden fazla ülküdasimiz, gözaltina alinmistir. Binlercesi, uydurulan senaryo, tertip, düzmece belge ve yalanci sahitlerle haksiz yere suçlanarak, tutuklanmistir.
12 Eylül askeri müdahalesiyle, MHP ve ülkücü kuruluslarin lider kadrolari basta olmak üzere on binlerce ülkücü tutuklanmistir. C-5, Harbiye, Hasdal gibi askeriyeye ve emniyete ait olan viranelerde iskencelerden geçirilmislerdi.
Türkiye’nin dört bir yanindan Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne, C-5 adli özel iskence merkezine getirilen Ülkücülere, Basbug Türkes ve Muhsin Baskan basta olmak üzere Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinin aleyhine ifade vermeleri için büyük baski ve iskenceler yaptilar.
Özellikle idam cezasi alan ülkücülere yönelik cezaevi yönetiminin insanlik disi zalim uygulamalari vardi. Idam edilen Mustafa Pehlivanoglu, Fikri Arikan, Ali Bülent Orkan gibi ülküdaslarimizi hücrelerinden çikartip tekrar iskenceli sorgulara almislar ve “Türkes’i ve Yazicioglu’nu suçlayin, idaminizi engelleriz” gibi alçakça tekliflerde bulunmuslardir.
Ankara Mamak’taki 4. Kolordu Komutanligi 28. Mekanize Piyade Tümeni içerisinde bulunan C-5 adli iskence merkezinde yüzlerce ülkücü iskence gördü.  Milletin adami, sehit liderimiz Muhsin Yazicioglu da C-5 adli özel iskence merkezinde 1 ay iskencelerden geçirildi.
Hukukla, adaletle, hakimlikle, savcilikla ilgisi alakasi olmayan; Ülkücü Hareket düsmani bazi askeri savci ve hakimler, iskenceli sorgulara bizzat eslik ediyordu. Asker ve polis karisimi özel iskence ekibi, C- 5 adli iskence merkezinde Ülkücülere iskence ediyordu.
ZALIM SAVCI,  ÜLKÜCÜ  DÜSMANI:  NURETTIN SOYER

Ülkücülere, idam edileceklerini bildikleri halde bu kirli oyunu oynayan, Hava Hâkim Albay Nurettin Soyer’in içinde bulundugu çetede, cezaevi komutani Raci Tetik de vardi.  Idama gidenleri hücrelerinden çikartip dövdüler, insanlik disi eziyetlerde bulundular. Zalim Raci Tetik, iskencecilerin sefiydi, Mamak’in celladiydi iskencecisiydi.   Diktatör Kenan Evren ve çetesinin övgülerine mazhar olmustu.
Ülkücülerin iskence gördügü diger merkezlerden biri Istanbul Harbiye'deydi. Adana Bölgesi'nin iskence merkezi Polis Okulu'ydu. Kayseri'de Zincidere Askeri cezaevi   Konya’da ise,  Dutlukir Askerî Cezaevi  iskence merkezleriydi.  Harbiye’de,  Polis okulunda, Zincidere’de,  Dutlukir’da vb. yerlerde  Ülkücülere iskence yapildi. Yine Malatya, Bursa, Eskisehir, Sivas, Erzurum, Konya vb. yerlerde Emniyet Müdürlügü'nün içindeki özel iskence merkezleri vardi. Buralarda da,  Ülkücülere iskenceler yapildi.
 Ülkücüler, Türkiye’nin dört bir yanindaki iskence merkezlerinde iskenceler gördü.  iskencehanelerde Ülkücüler sehit edildi. Dava arkadaslarimizi sehit ettiler, intihar süsü verdiler.  12 Eylül savcilari ve 12 Eylül mahkemeleri, iskencecileri aklayarak ve onlara hiçbir sey yapmayarak ödüllendirmisler ve açikça insanlik disi iskenceleri tesvik etmislerdir.
Ülküdaslarimiz inandiklari hak davadan, hak yoldan taviz vermediler. Davalarina, ülkülerine bagli kaldilar. Kendilerine baski, siddet uygulayan zalimlere karsi direnisi seçtiler. Sehadeti seçtiler. Direndiler, teslim olmadilar. Zalimlere, zulmedenlere, iskencecilere boyun egmediler. Ser verdiler, sir vermediler.
 YOLUMUZ  ALLAH YOLUNDA SEHIT DÜSÜNLERIN YOLUDUR
Dava adamlari hasbidir, hesabi degildir. Hesap adamlari ise korkaktir namerttir, ilkesizdir, omurgasizdir. Çikar ve menfaat adamlaridir. Hesap adamlari ölümden korkar. Dava adamlari ise inandiklari hak davalari için ülküleri için canlarini feda etmekten asla çekinmezler.
Aziz dava arkadaslarimiz Mustafa Pehlivanoglu 7 Ekim 1980, Cevdet Karakas 4 Haziran 1981, Fikri Arikan 27 Mart 1982, Cengiz Baktemur 2 Mayis 1982, Ahmet Kerse, 31 Ocak 1983, Halil Esendag, 5 Haziran 83, ve Selçuk Duracik’da 5 Haziran 1983 tarihinde   daragaçlarinda  Sehitlik mertebesine ulastilar. 
12 Eylül  Cunta rejimin emriyle,  cuntacilarin emrinde olan   fasist mahkemenin verdigi karar ile Idam sehpasinda sehit edilen, aziz  dava arkadasimiz, yigit ülküdasimiz, canimiz Mustafa pehlivanoglu’nu sehadetinin 42. yilinda bir kez daha rahmetle, minnetle aniyoruz.
 Bu aziz millet kendisine hizmet edenleri, sehitlerini, kahramanlarini asla unutmaz. Tüm sehitlerimizin ruhlari sad mekanlari cennet olsun.  Yolumuz, Allah yolunda sehit düsenlerin yoludur.

REMZI ÇAYIR :   PEHLIVANOGLU SUÇSUZ YERE CUNTA REJIMI TARAFINDAN IDAM EDILDI
Gazeteci yazar,  Milli Yol Partisi (MYP)  Genel Baskani Remzi Çayir da  konusmasinda  Ülkücü  sehit  Pehlivanoglu’nun  yigit  bir  ülkücü,  taviz bir  Türk milliyetçisi  oldugunu  zalimler tarafindan Pehlivanogluna Mamak cezaevinde iskenceler yapildigini, büyük zulümler gördügünü ama sehit Pehlivanoglu’nun  asla davasindan taviz vermedigini anlatmis  ve sehit Mustafa  Pehlivanoglu ile ilgili sunlari  anlatmistir:
“ Sehit Ülküdasimiz,  kardesimiz  can Mustafam ile aramizda 5 hücre vardi. Ölüm hücrelerindeydi onlar. 30, 31 nolu hücreler, ölüm hücreleriydi. O gece,  yemek duasini sehit ülküdasim, kardesim, Mustafa Pehlivanoglu yapmisti. Sabahinda hapishane sessizlige sahit olmustu. Bizi döven askerler bizi ‘insan’ görmeyen insanlar o sabah bize aciyarak bakiyorlardi. Ve coplamiyorlardi bizi. Anormal bir durum oldugunu bilemedik. Ta ki aksam saat 5’te koguslarimiza gazeteler atilana kadar. Gazetede gördügümüz hepimizi büyük bir kuyunun dibine itmisti. Aziz ülküdasimiz Mustafa’nin resmi ve mezari gösteriliyordu. Asildigini o an anlamistik.
Can kardesim Mustafa Pehlivanoglu'nun hiçbir suçu olmadigi halde, bunu mahkeme de biliyordu. Savcisi, hakimi bildigi halde sirf denge olsun diye. Yani 'sadece solculardan asmayalim ülkücülerden de asalim' diye. Yani insan asarak esitlik sagladilar. Insanlara zulüm ederek esitlik sagladilar. 
Can kardesim Mustafa Pehlivanoglu da gerçekten asilacagina inanmiyordu. Çünkü 'ben suçsuzum' diyordu, 'asmazlar' diye düsünüyordu. ve Mustafa’nin  suçsuz oldugu bilindigi halde, zalim 12 Eylül  rejimi onu idam etmek için her türlü hukuksuzlugu kanunsuzlugu yapti.   Bir gece yarisi can ülküdasimiz,  kardesimiz  Mustafa’mizi, haberimiz yoktu  alip götürmüsler. Idam etmisler…


Ertesi gün annesi, annemiz Zeynep Ana ile Zeynep Pehlivanoglu ile görüsmüstüm. Zeynep Teyze, Avukat Can Özbay'a her gün gidiyor, çocugunu kurtarmak için. O gün de gidiyor, Mustafa asilmis. Zeynep Teyze gidiyor, 'ne yapacagiz çocuk bekliyor, yarin da ziyareti var gidecegim' diyor.  Avukat gazeteyi fark ediyor, gazeteyi oradan aliyor. Sonra büyük bir üzüntü ile diyor ki Zeynep Pehlivaoglu'na 'sen eve git ben ulasirim yine de sizi ararim' diyor. Aksam üzeri annenin haberi oluyor. Ailelerine bile mezara konulurken haber verilmedi. Yani insanlarin ölüsünden korkan darbeciler vardi bu ülkede.
12 Eylül Darbesini her ne kadar zalim diktatör Kenan Evren yapmissa da sikiyönetim mahkemelerinde bas savci olmasindan ötürü ve hukuku teslim almis bir insan olup hukuku çigneyerek, hukuka darbe yaparak o dönemde birçok insan zalim savci Nurettin Soyer’in magdurudur. Nurettin Soyer o dönemin celladidir. O dönemde idam edilen yigit ülküdasimiz Mustafa Pehlivanoglu’nun idam kararinin altinda Nurettin Soyer’in imzasi vardir. Yine idam edilen aziz ülküdasimiz Fikri Arikan’in, idam kararinin altinda Nurettin Soyer’in imzasi vardir. Dolayisiyla Nurettin Soyer iskenceyle, zulümle ve darbenin mimarlarindan biri olarak anilir.
Sehit ülküdasimiz,  Mustafa Pehlivanoglu’nu sehadetinin 42. sene-i devriyesinde  rahmetle, minnetle, özlemle aniyoruz. Ruhu sad, mekani cennet olsun”


Cumartesi 19.2 ° / 11.6 °
Pazar 17 ° / 9.7 °
Pazartesi 17.4 ° / 8.9 °