Tarih: 21.10.2022 09:37

Travmatik olaylar çocuklari nasil etkiliyor

Facebook Twitter Linked-in

Kaza, savas, afet ve terör gibi travmatik olaylarin bire bir yasanmasinin özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkileri oldugunu belirten Psikiyatri Uzmani Dr. Melek Gözde Lus, çocuklarin duygularinin anlasilmasi gerektigini söyledi. Ebeveynlerin kaygisinin çocuklara da yansidigini ifade eden Dr. Melek Gözde Lus, savas, kaza ve afetler gibi olumsuz yasam olaylarina maruz kalmanin Travma Sonrasi Stres Bozuklugu (TSSB) gibi psikiyatrik bozukluklar ile iliskili oldugunu söyledi.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tip Merkezi Psikiyatri Uzmani Dr. Melek Gözde Lus, maden ve is kazalari, savaslar, afetler ve terör olaylari gibi beklenmeyen zamanlarda yasanan olaylarin özellikle çocuklar üzerindeki etkilerine isaret etti.

Ebeveynlerin kaygisi çocuga yansiyor

Dr. Melek Gözde Lus, televizyon ve sosyal medya basta olmak üzere farkli medya araçlarindan verilen haberlerin çocuklar üzerinde olumsuz etkiler olusturdugunu söyledi. 

Savas, terör olaylari, kazalar ve yarattiklari tehlikeler konusunda çocuklarla konusmanin kolay olmadigini kaydeden Dr. Melek Gözde Lus, “Çocuklar genellikle ebeveynlerinin veya onunla ilgilenenlerin duygularini kopyalarlar. Ebeveynler o durumla ilgili huzursuzsa muhtemelen çocuk da huzursuz olacaktir. Özellikle küçük çocuklar sözel iletisimden ziyade görsel iletisimi tercih ediyorsa o olayin konu edildigi resimler de yapabilir. Çocuk zaten asiri kaygili, korkulari olan, çevresinde gördügü her durumdan korku üreten bir çocuksa o zaman konuyla ilgili izledigi bütün haberler onun kaygi ve endiseye kapilmasina neden olabilir.

Çocuklar duygularini anlamli bir sekilde ortaya koyamayabiliyor

Dr. Melek Gözde Lus, “Kazalar, savaslar gibi yetiskinlerin de dehsete düstügü felaketlerde elbette tek problemler ruhsal sorunlar degildir. Çocuklar duygu ve düsüncelerini yetiskinler gibi anlamli sekilde ortaya koyamayabilirler. Dolayisiyla uzun vadede davranissal problemler göstermeleri daha olasi bir durumdur. Birtakim obsesyonlar görülebilir öfke ve saldirganlik, uzun süre sonra bile anne ya da babadan ayrilirken sik aglama, okula gitmekten ve aileden ayrilmaktan korkma gibi belirtiler gösterebilir. Üzüntü, korku öfke gibi duygusal ya da yerinde duramama, içe kapanma gibi davranissal tepkiler görülebilir.” dedi.

Dikkat ve konsantrasyonda azalma görülebilir

Bazi çocuklarin yasindan küçükmüs gibi davranabilecegini kaydeden Dr. Melek Gözde Lus, “Okul çocuklarinda dikkat ve konsantrasyonda azalma görülebilir. Uykuda bozulmalar, kâbus görmeler ya da karin agrisi, bas agrisi gibi fiziksel belirtiler olabilir ve en önemli kayiplari da güven iliskileri problemi olur. Baska insanlara ilerleyen zamanlarda güvenmekte zorlanirlar.” dedi.

Psikiyatrik bozukluklar olusabiliyor

Savas, kaza ve afetler gibi olumsuz yasam olaylarina maruz kalmanin Travma Sonrasi Stres Bozuklugu (TSSB) gibi psikiyatrik bozukluklar ile iliskili oldugunun belirtildigini ifade eden Dr. Melek Gözde Lus, “Özellikle savas sonrasi göç etmeye mecbur birakilan ya da bir kazayi bire bir yasayan çocuklarda depresyon ve kaygi bozukluklarinin görüldügünü bildiren yayinlar bulunmaktadir. Maalesef yetiskin dönemlere geldiklerinde bile tam çözülmeyen çesitli ruh sagligi problemleriyle bas etmek zorunda kaldiklari görülmektedir.” dedi.

Özel gereksinimli çocuklar daha fazla etkilenebiliyor

Otizm ve DEHB gibi çesitli bozukluklarin eslik ettigi ya da özel gereksinimi olan zihinsel engelli çocuklarin da travmaya maruz kaldiklarini ve travmanin yikici etkilerine karsi çok daha kirilgan bir pozisyonda olduklarini ifade eden Dr. Melek Gözde Lus, “Özellikle ölüm algisi olmayan otizmli bireyler için yasananalar kaygi düzeylerini çok arttirabilir. Regresyon yani geride birakilan bir davranis örüntüsüne geri dönülmesi gözlemlenebilir. Tuvalet egitiminde gerileme, gerginlige bagli olarak idrar ve diski kaçirma, kendine zarar verme, baskalarina karsi siddete yönelme ile karsilasilabilecektir. Yasama duyduklari güven güçlü olmayan otizmli bireylerin, travma sonrasi davranislari için de mutlaka bir uzmandan görüs ve destek alinmalidir.” dedi.

Çocugun sorularina açik sekilde yanit verilmelidir

Savas, kaza ya da afet gibi olaganüstü durumlarda yetiskinlerin çocuklariyla konusmasinin ve destek olmasinin çok önemli oldugunu kaydeden Dr. Melek Gözde Lus, “Konuyu görmezden gelmek veya kaçinmak, çocuklarin kendilerini yalniz ve daha çok korkmus hissetmelerine yol açabilir. Ebeveynlerin çocugun sorularina açik ve dürüst cevaplar vererek olanlari anlamasina yardimci olmalari oldukça önemlidir. 7-8 yasin altindaki çocuklarin karmasik sorunlari çözemeyecekleri ve soyut kavramlari anlayamayacaklari unutulmamalidir. Dolayisiyla ölüm gibi soyut kavramlari duydugunda annelerinin ya da babalarinin ölebileceginden endiselenmeye baslarlar. Bu nedenle diyalog olabildigince basit tutulmalidir. Anlayabilecegi kelimeler seçilmelidir. Onlar konusmadigi takdirde zorla konusmaya çalisilmamalidir. Çocuk 8-11 yaslarindaysa, muhtemelen haberlerde veya okulda neler oldugunu duyacaktir. Bu nedenle kendisi istemese de çocukla bir konusma yapilmasi gerekli olacaktir. Yapilacak konusmada diyalogun basit tutulmasi ve konudan genel hatlariyla bahsetmek yeterli olacaktir. Çocuklar yeterince büyükse (ergen-genç) ne oldugu açiklanmalidir.” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —