Nurhan Çamöz Açikbas; “Sanat, emek ve adanmisligin sonucudur…(1)”

Nurhan Çamöz Açikbas; “Sanat, emek ve adanmisligin sonucudur…(1)”

Sitemiz köse yazari Dr. Göktan AY’in, Sanatçi Ressam, Ögretmen, Egitimci, (Selçuk Üniversitesi) Nurhan ÇAMÖZ AÇIKBAS ile yaptigi söylesiyi yayimliyoruz..

AY: Okurlarimiza kendinizi kisaca tanitir misiniz?
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Selçuk Üniversitesi Egitim Fakültesi Resim-Is Egitim Bölümü mezunuyum. 1992-1993 yillari arasinda Avusturya/ Viyana’da egitim için bulundum. Mezun olduktan sonra  Milli Egitim Bakanliginda göreve basladim. Uzunca bir aradan sonra Felsefeye ilgimden dolayi ikinci üniversite olarak Istanbul Üniversitesi Açik ve Uzaktan Egitim Fakültesi Felsefe Bölümüne basladim. Bu egitim süreci devam ederken Konya Necmettin  Erbakan Üniversitesi  Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Anabilim Dalinda Yüksek Lisansa basladim. Ikisinden de ayni yillarda mezun oldum. Daha sonra Gazi üniversitesine misafir  doktora ögrencisi olarak basladim. Küresel Salgin sebebiyle ara vermek zorunda kaldim. Su an Rumi’nin ve Sems’in sehri Konya’ da meslegime ve  sanatsal çalismalarima araliksiz devam etmekteyim.
AY: Egitim Fakültesi  GSE Bölümü Resim ASD’yi  bitiren her kisi ressam oluyor mu?
ÇAMÖZ AÇIKBAS:  Birlesmis Milletler sürdürülebilir kalkinma hedefleri arasinda ilk siralarda yer alan unsurlarin basinda  nitelikli egitim gelmektedir. Ülkemizde sanat egitimi veren kurumlarin egitim-ögretime katkisi eksiklikler olmasina ragmen yadsinamaz. Lisans egitimi bireyin ne istedigi ve nasil yapmasi gerektigini gösteren bir yoldur.  Her alanda oldugu gibi tabi ki sanat alanina dair nitelikli egitime ihtiyaç vardir.  Lakin ressam/sanatçi olmak için illaki bir fakülte bitirmeye gerekte yoktur. Herkes sanatçi olmadigi gibi belli okullarda okumakta bizleri sanatçiya dönüstürmez. Sanat kendiliginden ortaya çikan bir sey degildir. Sanat emek ve adanmisligin sonucudur. Yetenek binlerce saat boyunca ugrasarak ortaya çikar. Hepimizin sanata hassasiyeti olabilir ama sanatçi olmakla sanat yaratmak arasinda koca bir uçurum vardir.
Bunun yaninda,  bireyde var olan okuma, arastirma hevesi ve azmi bazen verilen egitimlerin bile üzerine çikabilmektedir. Aslinda mesleki ögrenim bizlerin egitmen, olarak edindigimiz ögretileri genç kusaklara aktarimimiz için çok önemli diye düsünsem de, son dönemde, akademik camiada yer alan bir çok insanin okumadigini, alana dair tarihi bilmedigini, günceli ve çagdaslarini takip etmedigini, görmekte ve ister istemez endise duymaktayim. Yoksa resmin heykelin daha dogrusu üreten kisinin profesörü unvani olmaz. 
AY: Ressamlik kazançli bir meslek mi?
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Sanatin yalnizca bir meta degil, dünyayi degistirebilecek güce sahip oldugunun hatirlanmasi gerekiyor. Eseri ortaya koyan sanatçinin hangi estetik kaygiyla ürettigine bakmak gerekiyor. Sanat Piyasasinda talep edilen eserler ya da kamusal alanlara yapilan isler bunlar yerel yönetimlerin talepleri dogrultusunda olabiliyor. Tabi ki burada sanatçinin Sanat piyasasinin kimlerin yönettigi küratörler galerilerin etkisine de bakmak gerekiyor.
Sanatin metalastigi ve neyin sanat eseri oldugu konusunda kavram kargasasina düstügümüz bu zamanlarda, bazen milyon dolarlara satilan eserleri görünce kazançli oldugu ister istemez düsünülebilir. Lakin bu gün dünya sanat piyasasi estetik doktrinlerden uzak paranin el degistirdigi ve sanat eserinde nesnellestirildigi bir dönem yasamaktadir.  
AY: Sergiler açiyor veya katilimda bulunuyor musunuz?
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Evet! Bu zamana kadar çok sayida Kisisel Sergilerimin yaninda Ulusal ve Uluslararasi sergilere katildim. Sosyal mecra sizin rahatlikla farkli ülkelerdeki etkinlikleri takip etme ve katilma imkani taniyor, bu özellik de bilisim ve teknoloji çaginin  bizlere sundugu kolayliklar  olarak görüyor ve degerlendiriyoruz.

AY: Resim sergilemenin en büyük sorunu resim galerisi bulmak mi? Yoksa?
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Eserlerin sergilenmesi için artik galerilere ihtiyaç da pek duyulmuyor aslinda.  Sanatçi halkin yogunlukla vakit geçirdigi mekanlari tercih edebiliyor büyük AVM‘ler sergi alani olmaya aday sanki. Ayrica internet ortaminda dijital sanal sergiler ve online müzayedeler çok revaçta. Sanatin; müzelerden, galerilerden çikmasi gerekiyor. Aslinda Milli Egitim Bakanligi’nin en güzel projelerinden biri de müfredata Müze Etkinliklerini koymasi olmustur. Böylelikle çocuklara müze bilinci verilirken, orada yapilan derslik disi faaliyetlerle de sanata dair farkindalik olusturulmasi bir kazanim olmustur. 

  


AY: Çagdas sanat ne demek? Çagdas olmayan sanat mi var? Yoksa çagdas sanat bir kandirmacadan mi ibaret!
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Bu soruya cevap vermek için çagdas sanatin ne oldugunu anlamak niyetiyle önceki dönemlere  biraz deginmek gerekiyor.  Bu süreç aslinda Pop Sanat, Minimal Sanatla baslar. Ardindan kavramsal  sanat ve nihayi bu döneme ismini veren yeni bir kavram ‘Post Truht’ ile karsilasiyoruz. Pop sanat, Andy Warhol’un hepimizin bildigi imgeleri çogaltma yoluyla basladi. Minimal Sanat da, içerikten ayrilmis isler üreterek kavramsal sanata evrilmistir. Bizlere bu yeni sanat düzeninde gerçekligin yeniden sorgulanmasi diye aktarildi…
Bilindigi gibi 1960’li yillarda sanatin yeniden sekillendigi bir döneme girilmistir. Marcel Duchamp’in ‘Düsünce olarak sanat’ tanimlamasi sanati, felsefe politika sosyoloji psikoloji gibi alanlarin düsünce boyutuna tasimistir. Tabi ki buna, 1968 yilinda Ingiltere de kurulan ‘Sanat ve Dil’ gurubunun da etkisi büyük olmustur. Kavramsal sanatin anlasilir olabilmesi için, ortaya konan islerin izleyici tarafindan dilsel karsiliginin olmasi gerekmektedir. Sanatta nesnelligin kayboldugu bu sürecin, bir süre sonra sanatçilari tarafindan (Josep Kosuth,Lawrence Weiner,Robert Barry) özellikle  Kosuth’un  ‘Dil yoksa, sanat da yoktur’ sözüyle sanatin taniminda da degisiklige gidilmistir. Bu sürecin sonunda geleneksel estetik anlayisi degismis sanat eserinin yerini nesneye yüklenen anlam almistir ve düsünce yapitin önüne geçmistir. Çagdas sanat tanimi bu baglamda izleyiciye tamamlanmamislik duygusu yasatmistir. Çagdas sanat, Nesnenin estetik degerini yadsiyarak sanatin baslica ilkelerini reddeder. Sol Lewitt de ‘Kavramsal sanat üzerine tümceler’ adli çalismasinda ‘’Düsünceler Sanat Yapiti Olabilir’’ der ve  bu söylemini de felsefecilerin özellikle Wittgenstein, Ferdinand De Saussure, Claude Levi Strasuss, Roland Bartles ‘in göstergebilim kuramlarindan faydalanarak yapar.
Çagdas olmayan sanat dönemi var mi? derseniz Antik ve Rönesans döneminin Sanat tanimina bakmak gerekir ki, orada bu tanim hep sanatçi sanat eseri ve izleyici baglaminda yapilmistir. Sanatçinin eseri hangi amaçla yaptigi, izleyicinin ne anladigi, eserin anlasilmasi konusunda doyurucu netlikler yer alir. Sanat eserini anlamak için sanatçinin biyografisini bilmek, yasadigi dönem siyasi ve ekonomik ve yaklasimlari tanimlamak gerekir.
Avelina Lesper ‘in ‘Çagdas Sanatin Sahtekarligi’ kitabinda bu dönemi söyle tanimliyor; 
Sanat, gerçekleri reddeden batil bir inançtir. Gerçekligi reddedince nesneler sanata dönüsür “pisuar”in’ sanat eserine dönüsmesi gibi, ‘estetik degeri olmayan seyleri sanat kabul edelim’ diye bizi, algimizi yabancilastirmaya davet etmesi, zekamizi hassasiyetimizi ve elbette elestirel ruhumuzu devre disi birakmaya davet etmekten farksiz oldugunu söylüyor ve ekliyor; ‘her seyin sanat eseri olabilecegi inanci adina sanat mahvedilmektedir.’ Siradan nesnenin sanata dönüsümü aslinda bir dil fenomenidir. Gademer’in öne sürdügü gibi anlamayi gerçeklestiren dilse Küratör sanatçi ve elestirmenler sahte felsefi bir dil, jargon kullanarak bu nesneleri sanat addetmeyi amaçliyor ve esere yüklenen ontolojik deger keyfilesiyor. Eserler, sanatsal oluslarin hakli çikaracak estetik degerlerden yoksun olduklarindan felsefi bir degerle desteklenme ihtiyaci duyarlar sanatçini yaptigi her sey (halk içinde isemek Itziar Okariz’in performansidir) toplumun kinadigi seyler küratörün getirdigi anlamlar, yapilan isleri sanat eseri olarak sayilmasini saglayacaktir. Bunun baska bir boyutu da sanat piyasasini belirleyen guruplar. Bu kadar sözden sonra izleyiciye sormak gerekiyor Çagdas sanat bir kandirmaca mi? Hakikat ve gerçek bize zorla kabul ettirilmek istenilen seylerin ötesinde mi ? Karari sanat severlere birakmak istiyorum..
AY: Toplum ressamlik meslegine olumlu bakiyor mu? Anadolu GSL’ler de destekleniyor mu? Izlenimlerinizi almak isteriz…
ÇAMÖZ AÇIKBAS: Gelisen toplumda çogu meslekler, yerini alabilecek yapay zeka programlari ile degerini yitiriyor. Sanatçi olmak ve bir seyler üretmek tabi ki çok önemlidir.  Her ne kadar son zamanlarda yapay zekanin sanat eseri yaptigi ya da eser besteledigine tanik olsak da, ona yüklenen bilgiler dogrultusunda ürün vermesi gayet dogal, burada eser ortaya çikarmasindan daha çok yapay zeka sanatçi mi? sorusu akla geliyor. Bu da baska bir tartisma konusu aslinda. Aileler okul tercihlerini artik farkli sekilde meslek liseleri dogrultusunda yapabiliyor. Son dönemde bakanligin meslek liselerine yönelik degisiklikleri ve destekleri velilerin tercihlerinde etkili oldu. GSL yil içinde yaptiklari konserler sergiler ve etkinlikler  burayi tercih eden gençlerin farkli ve özel oldugu herkes tarafindan da kabul görüyor.    Dolayisiyla ailelerin sanat konusunda farkindaliklari yüksek. Ayrica teknolojik ilerleme farkli cografyalardaki sanat-kültür gelisiminin takip edilmesine olanak sagliyor. Yeni nesil internet üzerinden gitmek istedigi ülkenin sokaklarinda gezebiliyor, müzeleri ziyaret edebiliyor. Dünyada trend olan seylere çok hizli bir sekilde ulasabiliyor. Bu gelismeler ekseninde sanatin ve estetigin insan yasaminda ne kadar etkili  olduguna da tanik oluyor.
Devam edecek….