Tarih: 30.03.2022 15:06

Akşener: Millete Şifa Formülleri Anlatmayı Bırak, Milleti Nasıl Doyuracaksın Sen Asıl Onu Anlat

Facebook Twitter Linked-in

IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, TBMM’de, partisinin grup toplantisinda konustu. Aksener sunlari söyledi:

“BAY KRIZ’IN YETKIN KADROLARI, GÖRDÜKLERI HER MAKAMIN, BULDUKLARI HER MAASIN ÜZERINE, ÇEKIRGE SÜRÜSÜ GIBI ÇÖKÜVERIYOR: Ak Parti iktidarinin ve Nebati Bakan’in; isiltili gözler ve is bilmezligin getirdigi bir garip özgüvenle, ‘Subat’tan daha iyi olacak’ dedikleri, mart ayini geride birakiyoruz. Ama maalesef, zamlari, geçim darligini, issizligi, siftahsiz kapanan dükkanlari, topragina küsen çiftçilerimizin dertlerini, bir türlü geride birakamiyoruz. Maaslar erimeye, paramiz deger kaybetmeye aynen devam ediyor. Tüm bunlar olurken, Bay Kriz ise; 2007, 2011, 2015, hatta 2019 seçimlerindeki vaatlerini, yeniden vadedip, açilisi yillar önce yapilmis tesisleri yeniden açarak, kendini sözde icraat gösterileriyle oyaliyor. Emeklilerimizin, memurlarimizin, esnafimizin çilesi; ‘Bay Kriz’in gündemine bir türlü gelemiyor. Gençlerimiz, baska ülkelerin hayalini kurarken; doktorlarimiz, baska ülkelerde gelecek ararken; tencere kaynatamayan anneler, çile çekerken; evladina harçlik veremeyen babalar, imkânsiz ay sonu hesaplarina, mahkûm edilmisken; Ak Parti’nin liyakatsiz kadrolari, üç maas, 5 maas, 10 maas alip, saraydaki sefalarini, alistiklari lüks hayati, aynen sürdürüyor. Memleketin gençleri, KPSS’den yüksek puanlar alip, dayisi olmadigi için, mülakatta elenirken; ‘Bay Kriz’in yetkin kadrolari, gördükleri her makamin, bulduklari her maasin üzerine, çekirge sürüsü gibi çöküveriyor.

YAPTIKLARI ADALETSIZLIGI, HAKSIZLIGI, EN IYI ONLAR BILIYOR: Dikkatinizi çekiyor mu; bu haksizliga, bu adaletsizlige, bu doymazliga, çok uzun zamandir IYI Parti olarak isaret ediyoruz. Ama nedense bu konuda, bu arkadaslarin agizlarini, biçak açmiyor. Bize, hemen her konuda, yalan yanlis laf yetistirmeye çalisiyorlar, ama bu konuya gelince, nedense tek bir iktidar mensubu, çikip da ‘Nerede o 5 maas alanlar, 10 maas alanlar? Gösterin bakalim’ diyemiyor. Çünkü yaptiklari adaletsizligi, haksizligi, en iyi onlar biliyor.

‘AKSIRINCAYA, TIKSIRINCAYA, ÇATLAYINCAYA KADAR’ YIYORLAR: Size bir soru: Sizce bir Bakan Yardimcisi, neden üç ayri yerden maas alir? Memleketin gençleri, issiz ve çaresizken; bir bakan yardimcisi, hangi vicdanla, ayda 314 bin lira maasi cebe indirir? Bu iktidarin tek bir atanmisi, nasil olur da 75 asgari ücretlinin maasini tek basina alabilir? Milyonlarca vatandasimiz, yoklukla, yoksullukla mücadele ederken; isi, sözüm ona, milletine hizmet etmek olan bir insan, nasil olur da Bakanliktan maas, Bankadan, yönetim kurulu üyeligi maasi ve yine ayni bankadan, bir de huzur hakki alip, bir de utanmadan, milletin cebinden çikan o paralari, çatir çatir yiyebilir? Böyle bir vicdansizlik olabilir mi? Maalesef oluyor. Maalesef yiyorlar. Yarin yokmus gibi, o sandik hiç gelmeyecekmis gibi yiyorlar. ‘Aksirincaya, tiksirincaya, çatlayincaya kadar’ yiyorlar. Gördükleri her makama çöküyor, bulduklari her maasi cebe indiriyor, milletimizin sikintilarini da kendilerine zerre kadar dert edinmiyorlar.

‘BAY KRIZ’ SON OLARAK, YASAM KOÇLUGUNA SOYUNDU, DIYETISYENLER PANIKTE: Saray bürokratlari, balli maaslarla, günlerini gün ederken; sira millete gelince, ‘kemerinizi sikin’ diyorlar. Hatta ‘Bay Kriz’, bir de utanmadan çikip, vatandasa saglikli yasam tavsiyeleri veriyor. Yani inanilmaz, inanilmaz. Izlediniz muhtemelen, meshur manda yogurdunu. Geçen hafta demistim, ‘pasta yiyin diyecekler’ diye. Dedi. Biliyorsunuz, ‘herseyoloji’ profesörü Sayin Erdogan, her seyden ‘bir kibrit kutusu’ kadar anlar, bu kadar. Ama kendini her seyin uzmani görür, bütün problem de burada zaten. Bir kibrit kutuluk müktesebatiyla, gün gelir, ekonomi literatürüne katki saglar; hiç yani oralarda buralarda bedavadan oturuyorsunuz iste, ekonomistler. Sayin Paçaci uzun yillar neler yaptiniz, ama iste kibrit kutusundan fazla bilince böyle oluyor. Gün gelir, doktorlara hekimlik ögretir; ama ben Aylin Cesur’u taniyorsam çarpar. Nitekim, bu arkadasimiz, yani Bay Kriz son olarak, yasam koçluguna soyundu. Memlekette ne kadar diyetisyen varsa, an itibariyle panikte. Neymis; geceleri, manda yogurdunu; kestane bali, Medine hurmasi ve yulafla karistirip öyle yiyecekmisiz. Hem de yatmadan önce. Bütün diyet kurallari alt üst. Niye? Çünkü sifaymis. Manda yogurdunun kilosu, 70 lira. 750 gramlik Medine hurmasi 205 lira. Kestane bali 250 lira. Yulaf ezmesinin yarim kilosu 15 lira. Neymis? Sifaymis. Peki bu sifa, bir asgari ücretlinin hanesine nasil girecek? Orasi belli degil.

MILLETE SIFA FORMÜLLERI ANLATMAYI BIRAK, MILLETI NASIL DOYURACAKSIN SEN ASIL ONU ANLAT: Sayin Erdogan; biliyorum, senin fesli meczuptan ögrendigin, son derece sinirli tarih birikiminde, bulunmaz ama… Bilge Kagan der ki ‘Türk Budunu! Ben isimi dogru yaptim. Az budunu çogalttim, açlari doyurdum, çiplaklari giydirdim. Yoksul budunu bay kildim.’ Türk’ün devlet anlayisinda, devletin basinin asil isi, vatandasini refah içinde yasatmaktir Bay Kriz. Hadi bizim uyarilarimizi dikkate almiyorsun, anladik. Bari tarihimize kulak ver, mübarek. Senin isin, milletimize gece yatmadan önce yemek için, tavsiyelerde bulunmak degil; milletimizin istedigini yiyip, yataga da karni tok girmesini saglamaktir. Millete sifa formülleri anlatmayi birak, milleti nasil doyuracaksin sen asil onu anlat. Ayiptir, günahtir.

BUGÜNKÜ MIDELER KAVI, BUGÜNKÜ ÇORBALAR SICAK, ATISTIRIN, TIKISTIRIN, KAPIS KAPIS, ÇANAK ÇANAK: Memleketimizin içinde bulundugu kriz ortamina ve milletçe karsi karsiya birakildigimiz onca sikintiya ragmen; geleneksel ‘AK Parti Israf Festivali’, tüm sasasiyla sürüyor. Milletin kesesinden, sinirsiz bütçeleri, bol maaslari, rahat rahat harcamaya devam ediyorlar. Çünkü hala, ‘ceketimi assam seçilirim’ havasindalar. Hala, iktidarlarini sonsuz saniyorlar. Hala, ülkeyi sahsi sirketleri ve bu büyük milleti de marabalari görüyorlar. Giderayak sergiledikleri, bu utanmazlik, bu genislik, bu rahatlik, iste bundan… Tevfik Fikret, dizelerinde ne güzel söylemis: ‘Bu harmanin gelir sonu, kapistirin giderayak! Yarin bakarsiniz söner, bugün çitirdayan ocak! Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sicak, atistirin, tikistirin, kapis kapis, çanak çanak.’ Tam onlar gibi iste. Varsin onlar, giderayak, kapis kapis, çanak çanak yemeye devam etsinler. Varsin onlar, yarin yokmusçasina, çalip oynamaya devam etsinler. Iktidar sarhoslugunun bitecegi, gerçeklerle yüzlesecekleri, o kutlu vakit yaklasiyor. Bu devletin de bu ülkenin de gerçek sahibinin millet oldugunu anlayacaklari, sandikta milletimizin elinden yiyecekleri, okkali tokatla sarsilacaklari, o kutlu güne çok az kaldi. Bu haram düzeninin bitmesine, zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye uyanmamiza, çok az kaldi. Hiç merak etmeyin, IYI Parti iktidarina çok az kaldi!

‘BIZIM BELEDIYENIN MANDA YOGURDUYLA’ DEGIL, ‘BIZIM MILLETIMIZIN DERTLERI’ ILE MESGUL OLURSUNUZ: Siyasi partilerin bir iddiasi olur. Ya, daha donanimli bir kadro ile göreve talip olursunuz.  Bakiniz, sekil 1-A. Ya, daha iyi bir sistem önerisi ile göreve talip olursunuz. Bakiniz, sekil 1-B. Ya da haklarini alamayan isçiye, memura, emeklilere ve gençlere, daha iyi sartlar sunmak için göreve talip olursunuz. Hep birlikte bu salonun çatisi altindaki herkes bakiniz sekil 1-C. Yani koltuga degil, göreve talip olursunuz. Kisisel çikarlariniz için degil, milletinin çikarlari için göreve talip olursunuz. Millet teveccüh gösterip de o göreve geldiginizde de parti ceketini çikartir, devlet insani ceketini giyersiniz. Milletinin tamamina hizmet etmek için, çalismaya baslarsiniz. ‘Bizim belediyenin manda yogurduyla’ degil, ‘bizim milletimizin dertleri’ ile mesgul olursunuz. Iste bu kadar basit. Iste sekil 1-Ç.

EGER BUGÜN TÜRKIYE’DE, YARGI BAGIMSIZ OLSAYDI; BU KADAR YOLSUZLUK YAPILABILIR MIYDI: Buradan, Bay Kriz ve arkadaslarinin basimiza bela ettigi, bu ucube sistemi, inatla savunanlara, sormak istiyorum: Eger bugün Türkiye’de, yargi bagimsiz olsaydi; bu kadar yolsuzluk yapilabilir miydi? Bir bakan, kendi sirketine dezenfektan ihalesi verip, sonra da hiçbir sey olmamis gibi, ortalikta dolasabilir miydi? Bir savci çikip, sorusturma açabilseydi; bu ülkenin bakanlari, sade bir vatandas gibi, hesap vermek zorunda olsaydi; Türkiye’de yolsuzluk, bir kanser gibi yayilabilir miydi? Eger ülkemizde, yargi bagimsiz olsaydi; çiftçilerimiz kredi alamazken, devletin bankasi, ese dosta, televizyon kanali satin alsin diye, yüzlerce milyon dolarlik, karsiliksiz kredi verebilir miydi? Türk Telekom, bir yabanci sirkete satilip, bu aziz milletin milyarlarca dolari, yurt disina transfer edilebilir miydi? Bu isin sorumlulari, hesap vermeden, ortalikta sirita sirita gezebilir miydi? Eger memlekette, ihaleler denetime tabi olsaydi; 1 buçuk milyar dolarlik köprü, 13 milyar dolarlik gelir garantisi ile, ihale edilebilir miydi? Eger maliye bagimsiz olsaydi; dara düsmüs milyonlarca insanimiza, haciz koyan maliye, yandaslarin, milyarlarca liralik vergi borcunu, tek kalemde silebilir miydi? Eger Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, yüz yillik kurumlari, güçlü ve ayakta olsaydi; devletin bakani çikip, piskin piskin, ‘bürokrasiyi alasagi ederiz’ diyebilir miydi? Diyemezdi. Devletimizin kurumsalligi ayakta olsaydi, bunlarin hiçbiri yasanmazdi. Ülkenin kurumlarina sizmis ahlaksizlar, ülkenin kaynaklarini böyle sömüremezdi. Kuvvetler ayriligi dememizin, hukuk devleti dememizin sebebi, iste budur.

AK PARTI’NIN EN BÜYÜK GÜNAHI, AHLAKSIZLIGI, HIRSIZLIGI, YÜZSÜZLÜGÜ SIRADANLASTIRMASIDIR: Bizim hedefimiz; ahlaksizligi ödüllendiren, bu ucube sisteme son verip, yerine, ahlakli olmayi mecbur kilan, Türkiye’ye yakisir bir sistemi getirmektir. Bu kadar basit. Devletler, ahlaksizlikla yikilir. Iste tam da bu nedenle, Ak Parti’nin en büyük günahi, ahlaksizligi, hirsizligi, yüzsüzlügü siradanlastirmasidir. Bizim derdimiz, yok edilen o ahlaki geri kazanmaktir. Ahlaksizlarin ceplerini doldurdugu, rüsvetçilerin caka sattigi, yüzsüzlerin de siritarak dolastigi, bu ucube sistemi, ülkemizden söküp atmaktir. Güçlendirilmis Parlamenter Sistem’in hedefi budur. Iste o nedenle biz; kurumsal ve fikri farkliliklarimiza ragmen, 6 siyasi parti olarak, bu yolda, çok önemli bir adim attik.

SIMDIYE KADAR YÜRÜTTÜKLERI, ‘CAMBAZA BAK’ OYUNU BOZULDU: Biliyorsunuz, ilkini 12 Subat’ta gerçeklestirdigimiz toplantinin sonrasinda, 28 Subat günü, Güçlendirilmis Parlamenter Sistem önerimizi, ana hatlariyla, milletimizin takdirine sunmustuk. Geçtigimiz hafta sonu da yeniden bir araya gelerek, hem parlamenter sisteme geçis sürecinin, detaylarini konustuk, hem de ülkemizde yasanan, güncel sorunlari istisare ettik. Yalniz görüyoruz ki; bu tablo, Cumhur Ittifaki bilesenlerinin canini çok sikiyor. Elbette anlayisla karsilasiyorum. Çünkü, simdiye kadar yürüttükleri, ‘cambaza bak’ oyunu bozuldu. Çünkü simdiye kadar yürüttükleri, kutuplastirma siyaseti dagildi. Çünkü rahatlari bozuldu. O rahatlar daha çok bozulacak. Çok yayilmislardi koltuklara, çok. Yalniz kendilerini simdiden uyarmak istiyorum: Bu daha baslangiç. O rahatlar daha çok bozulacak, çok yayilmislardi koltuklara çok. Sarayda yan gelip yatanlara da sarayin gölgesinde keyif çatanlara da Bay Kriz’i arkasina alip, ‘rantastik’ hayatlar yasayanlara da bundan sonra rahat yüzü yok. Ona göre ha.

ADAYIMIZ, TÜRKIYE CUMHURIYETI’NIN, 13’ÜNCÜ CUMHURBASKANI’DIR: Nitekim; bu rahatsizliktan mütevellit olsa gerek, siyasi bir dumur hali, Cumhur ittifakini esir almis durumda. Biz ne zaman bulussak, iktidar cephesinden birileri hoplayiveriyor. Biz asil mesele sistemdir dedikçe, onlar israrla ayni soruyu soruyor; ‘adayiniz kim’ diyorlar. Defalarca söyledim, adayimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin, 13’üncü Cumhurbaskani’dir. Bu kadar net. Ama onlar israrla isim konusuyorlar. Aday belli olmadan yapilan toplantilarin, anlamsiz oldugunu söylüyor bu arkadaslar. Oysa bizim itirazimiz, tam da buna zaten. Sorun, bu kafa yapisinin ta kendisi. Biz, yeni bir ‘tek adam’ belirlemek için bir araya gelmedik, gelmiyoruz. Biz, Türkiye’yi, bu ucube sistemden kurtarmak için bir araya geldik. Bu ucube sistem yerine, kuvvetler ayriligina dayali bir hukuk sistemini, nasil hayata geçirecegimizin, yol ve yöntemlerini konusuyoruz. Çünkü Türkiye’nin, sahislara degil, kuvvetler ayriligina dayali bir hukuk sistemine ihtiyaci var. Türk Milleti’nin, kurtariciya ihtiyaci yok. Türk Milleti’nin, acilen, bu ucube sistemden kurtulmaya ihtiyaci var. Anlamadiklari, anlamak istemedikleri gerçek, iste budur. Adalet, demokrasi, kalkinma, zenginlesme, en basta bir sistem sorunudur.

BASARILARINI, KUVVETLER AYRILIGINA BORÇLULAR: Türkiye, bu ucube sistemle, daha fazla yönetilemez. Buna 4 yildir, ziyadesiyle sahit olduk, olmaya da devam ediyoruz. Gelismis ülkelere bakin. Bu ülkelerde, kisi basina düsen milli gelir, Türkiye’nin 5 kati, 10 kati. Bu ülkelerde hukuk var. Adalet var. Demokrasi var. Zenginlik var. Dünyanin en iyi egitim kurumlari, bu ülkelerde. Peki, bu ülkeler, basarilarini, bir kisiye mi borçlular? Bu basarilarini, bir kisinin vizyonu ile mi sagladilar? Ya da bu günlere, süper yetkili baskanlar sayesinde mi geldiler? Hayir. Bu ülkeler, basarilarini, kim basa gelirse gelsin isleyen, sistemlerine borçlular. Basarilarini, kuvvetler ayriligina borçlular. Basarilarini, ortak akilla is yapan kurumlarina borçlular. Bizim de Türkiye için istedigimiz model iste budur. Kim basa gelirse gelsin, isleyen bir sistem kurmaktir.

ISTEDIKLERI KADAR HOPLASINLAR. ISTEDIKLERI KADAR TEPINSINLER. BIZIM IÇIN HAVA HOS: Bu tartisma; ‘kim aday olacak’ tartismasindan çok daha önemli, çok daha ileri görüslü bir tartismadir. Biz, 6 parti olarak, Türkiye’nin iste bu hayati ihtiyacini görüyoruz. O nedenle de ‘Güçlendirilmis Parlamenter Sistem’ diyoruz. Onlar masanin sekliyle, altiyla, üstüyle, örtüsüyle, bacaklariyla ugrasiyor; biz, Türkiye’nin gelecegini, milletimizin ihtiyaçlarini konusuyoruz. Istedikleri kadar hoplasinlar. Istedikleri kadar tepinsinler. Bizim için hava hos. Biz IYI Parti olarak; devletimizin kurulus kodlarini hatirlatmaya devam edecegiz. Kaybolan devlet kurumsalligimizi insa etmek için, durmadan çalismaya devam edecegiz. Ortak akli ve ortak faydayi esas alarak, makulde bulusarak, milletimizin ve memleketimizin sikintilarini, konusmaya devam edecegiz. Bu vesileyle buradan, basta, ev sahipligi yapan Sayin Ali Babacan olmak üzere, toplantiya katilan Sayin Genel Baskanlara, huzurunuzda, bir kez daha tesekkür etmek istiyorum. Allah bizleri milletimize karsi utandirmasin.

YÜREGINIZ YETIYORSA, BIR SONRAKI YAYINI; BANTTAN DEGIL, BIR ZAHMET, CANLI OLARAK IZLEMEK ISTIYORUZ: Biliyorsunuz, arkadaslarimla birlikte; memleketimizi 26 aydir, il il, ilçe ilçe geziyoruz. Her ziyaretimizden sonra da Yüce Meclisimizin kürsüsünden, vatandaslarimizin sesini duyuruyor, dertlerine dair çözümlerimizi sunuyoruz. Ayni zamanda, bu vesileyle, her hafta iktidari; lüks salonlarindan disari çikmaya, sokaklardan yükselen sesi dinlemeye ve vatandaslarimizin gerçekleriyle yüzlesmeye çagiriyoruz. Anlasilan bu çagrilarimiz; birilerinin sinirine dokunmus, uykularini kaçirmis olacak ki; geçtigimiz hafta, Tokat’ta, bir çiftçi bulusmasi düzenlendi. Her ne kadar, bulusmanin içerigi; bir tarafta, ‘Masallahlar’, diger tarafta da ‘arz ederimlerle’ bezeli olsa da insanlik için küçük, ama Sayin Erdogan için, Allah var, son derece büyük olan bu adimi, en derin hislerle tebrik ediyorum. Madem bizi dinlemeye basladiniz; o zaman, bir sonraki bulusmanizi da bakanlarinizla görüsme serefine nail olamayan, sarayinizda agirlanmayan, Vali Bey’in de tanidigi olmayan, yani, sesini duyuramayan çiftçilerimizle yapmanizi bekliyoruz. Ayrica yüreginiz yetiyorsa, bir sonraki yayini; banttan degil, bir zahmet, canli olarak izlemek istiyoruz.

KÖYLÜ, MILLETIN EFENDISIYDI.  KÖYLÜ, SARAYIN KÖLESI OLDU: Biz de geçtigimiz hafta, Kayseri’deydik. ‘Ekemiyoruz, biçemiyoruz, çocuklarimizi geçindiremiyoruz. Nerede bu devlet’ diye soran çiftçilerimizin, çaresizlikten, hayvanini satmak zorunda kalan besicilerimizin, ‘lambalari yakmaya tereddüt ediyoruz’ diye sitem eden esnaflarimizin, dertlerini dinledik. Tomarza’da, 10 senedir hayvancilik yapan bir kardesim diyor ki; ‘40’a yakin malim vardi, büyükbas hayvan demek. Su an elimde, 15 tane kaldi. Onlari da bugün yarin satacagim, bitirecegim. Çünkü bir torba yem, 350 lira. Gücümüz yetmiyor. Mazot desen, o da 20 liradan asagi düsmüyor. Hayvancilik bitecek, köylü bitecek. Bu millet ne yapacak? Sehirdeki insan ne yapacak? Aç kalacak. Köylü, milletin efendisiydi.  Köylü, sarayin kölesi oldu.’ Iste aynen gencecik bir kardesimin söyledikleri.

YARIN, ISTANBUL’DA, KALKINMA KONGRELERIMIZIN ÜÇÜNCÜSÜNÜ; ‘ÜRETEN TÜRKIYE’ TEMASIYLA GERÇEKLESTIRIYORUZ: Biz, IYI Parti olarak, buradan, Meclisimizin kürsüsünden, iktidari defalarca uyardik. ‘Çiftçinin kullandigi mazottan alinan ÖTV’yi, yil sonuna kadar almayin’ dedik. Dinlemediler. Daha 1 ay önce; ‘hemen çiftçiye kosulsuz gübre destegi verin’ dedik.  Dinlemediler. ‘Tarimsal destekleri arttirin. 5’li çeteye bu sene ödeyeceginiz paranin, bari yarisini verin’ dedik.  Dinlemediler. Varsin dinlemesinler, biz inatla gerçekleri söyleyecegiz. Varsin kulaklarinin üstüne yatsinlar, biz inatla çözümlerimizi anlatacagiz. Nitekim, tam da bu nedenle; yarin, Istanbul’da, Kalkinma Kongrelerimizin üçüncüsünü; ‘Üreten Türkiye’ temasiyla gerçeklestiriyoruz.

AK PARTI’YE DE KAPIMIZ SONUNA KADAR AÇIK, KENDILERINI EN ÖN SIRADA MISAFIR EDERIZ: Sanayi politikamizi, teknolojik dönüsümü saglamak için, hangi adimlari atacagimizi, beceri uyumsuzlugunu, nasil kapatacagimizi, sanayicinin enerji sorununu, nasil azaltacagimizi, ihracatimizi, nasil çesitlendirip büyütecegimizi, dogrudan yabanci yatirimlari, ülkemize nasil çekecegimizi anlatacagiz.  Kongremize, is dünyasi ve akademiden de çok degerli panelistler ve hocalarimiz katki sunacak.  Milletimizin sorunlarinin çözümüne dair, en ufak bir fikri bile olmadigi, artik çok net bir biçimde ortada olan, Ak Parti’ye de kapimiz sonuna kadar açik, kendilerini en ön sirada misafir ederiz.

DEVLET, KURUMLARIYLA DEVLETTIR: Devlet, kurumlariyla devlettir. Ve bir devletin kurumsal yapisini olusturan, yegâne unsur da düzendir. Düzenin olmadigi bir devlet anlayisinda, kamu, yani millet ne refaha ne huzura ne de mutluluga kavusamaz. Iste bu nedenle; kamu düzenini kurmak, korumak ve sürdürmek, bir devletin, vatandaslarina dair, en büyük sorumlulugudur. Demokrasi ile islenen, Anayasa ile güvence altina alinan ve kurumlar vasitasiyla, uygulamaya konulan, tüm hak ve hürriyetlerimiz; ancak ve ancak, devletin kurdugu düzen içerisinde güvende olabilir. Nitekim, demokratik devletlerde güvenlik, ayni zamanda, insan haklarini korumak ve kamu düzenini saglamak demektir. Çünkü özgürlükler ve insan haklari, sadece, güvenligi, huzuru ve kamu düzenini, saglamis bir devlette uygulanabilir…Kamu yönetimimiz içindeki, en köklü kurumlardan biri, hiç süphesiz, Içisleri Bakanligidir. Bu kurumun temel görevi, memleketimizin iç güvenligini ve asayisini saglamak, kamu düzenini, yani vatandasimizin, hakkini, hukukunu korumaktir. Bu kutsal görev çerçevesinde, Emniyet Teskilati mensuplarimiz, terörle mücadeleden, cinayetlere, uyusturucu ile mücadeleden, suç örgütlerine kadar, birçok alanda, büyük fedakârliklar yaparak, gecelerini gündüzlerine katarak çalisiyorlar. Allah onlardan razi olsun.

SAYIN ERDOGAN’IN DIKKATINE SUNUYORUM. ÇEVRENIZE, SAGINIZA, SOLUNUZA, DIKKATLE BAKINIZ: Polis kardeslerimiz, gösterdikleri bu fedakarligin karsiliginda, neyle karsilasiyorlar? Her gün, daha da agirlasan çalisma kosullariyla, siyasi baskilarla ve mobingle karsilasiyorlar. Kendilerini sürekli ezmeye çalisan, kirli bir düzenle karsilasiyorlar. Bunun sonucunda da istifalar ve her duydugumuzda canimizi yakan, intihar vakalari, her geçen gün daha da artiyor. Burada kisisel olarak dinledigim pek çok polis memurundan bizzat dinledigim, özellikle AK Parti’nin nefes alan her canlisina verilen bir koruma polis memurlarinin çektigi eziyeti size anlatamam. Psikolojik baski mi dersiniz, çocuklarini baktirmak mi dersiniz, evlerinin islerini yaptirmak mi dersiniz, usak gibi kullanmaya kalkismak mi dersiniz, bunlara karsi direnç gösterenlerin ortalikta birakip ‘cebinde paran var mi’ demeden otomobilden yolun ortasinda birakilmasini mi dersiniz ve o insanlarin AK Partili bu kibirli insanlar tarafindan, marabanin ötesinde köle gibi görüldügünün ve döndükleri dairelerine bu ilgi kisi tarafindan bu müthis büyük tirnak içi kisi ve kisiler tarafindan haklarinda en küçücük olumsuz bir kelime birakin cümle söylendiginde hayatlarinin en agir psikolojik eziyetine katlanmak zorunda kaldiklarini mi dersiniz. Nefes alan her canliya AK Parti içinde bir koruma verme simarikligina mi dersiniz. Ben böyle bir sey görmedim. Böyle bir vahim kibirlilik, böyle bir eline firsat geçtiginde kendi gücünün daha altinda yer alan insanlari nasil bir ezme halini 28 yildir aktif politika yapiyorum, hiçbir dönemde görmedim. Bunu milletin adami olup milleti unutmus Sayin Erdogan’in dikkatine sunuyorum. Çevrenize, saginiza, solunuza, dikkatle bakiniz.

KAPATILAN POLIS AKADEMISI’NDEN HÂLÂ BIR SES YOK: Peki, bu vahim durum karsisinda, Bay Kriz ve ‘usta’ Içisleri Bakani ne yapiyor? Hiçbir sey…Her konuda oldugu gibi, bu konuda da kulaklarinin üzerine yatarak, hiçbir sorun yokmus gibi davranarak, intihar eden evlatlarimizin, bir degeri yokmus gibi, umursamaz tavirlar takinarak, kendi kurduklari kirli düzeni, sürdürmeye aynen devam ediyorlar. Bu dogrultuda, ilk olarak; Emniyet Teskilati’mizin birikimine saldiriyorlar. Biliyorsunuz, kapatilan Polis Akademisi’nden hâlâ bir ses yok… Bir rütbeli memur, 4 yilda yetisirken, bugün, 6 aylik hizlandirilmis programlarla, komiser yardimcisi rütbesi veriliyor. Böylece Emniyet Teskilati’nin gelecegini, yetersiz ve donanimsiz kadrolara teslim ediyorlar. Aidiyet duygusu olusmayan, meslegi benimsemeyen ve daha da acisi, mesleki yetkinliklerden yoksun kadrolarla, Emniyet Teskilati’nin, birikimini sömürüyorlar. Her yerde oldugu gibi, burada da liyakatin yerini, torpilin aldigi atamalarla, Teskilat mensuplarimizin, haklarina, kul hakkina giriyorlar.

HER SEÇIMDE VERDIKLERI, 3600 EK GÖSTERGE SÖZÜNDE, HÂLÂ BIR GELISME YOK: Ikinci olarak; Emniyet Teskilati’mizin, emegini sömürüyorlar. Sözde getirdikleri, 8/24 çalisma sistemiyle ilgili, hâlâ bir ilerleme yok… Aradan 2 yil geçmesine ragmen, polislerimiz hâlâ, ‘12/24’ ve ‘çakma 12/36’ diye ifade edilen sistemlerle, görevlerini yapmaya, devam etmek zorundalar. Bu uygulamanin sonucunda da polislerimiz, 657 sayili devlet memuru kanuna tabii olan, diger memurlardan, ortalama 2040 saat, daha fazla çalisiyorlar. Üstüne üstlük, bu çalisma saatleri; Aile yasam kalitesini ve is tatminini düsürüp, tükenmislik hissini ve psikolojik rahatsizliklari da beraberinde getiriyor. Üçüncü olarak; Emniyet Teskilati’mizin, hakkina giriyorlar. Her seçimde verdikleri, 3600 ek gösterge sözünde, hâlâ bir gelisme yok… Yillardir, büyük bir özveri ile çalisan, teskilat mensuplarimiz; emekli olduklarinda, yariya düsen maaslariyla, hayatlarini sürdüremedikleri için, özel sektörde, zor kosullar altinda, güvenlik görevlisi olarak çalismak zorunda kaliyorlar. Bu durum ne vicdana ne hakka ne de adalete sigmaz. Son olarak da Emniyet Teskilatimizin, zaten AK Parti iktidarinda iyice azalan, huzuruna göz diktiler.

BU SÖZÜM ONA SISTEM ILE, ARTIK BIR POLIS KARDESIMIZ; MESLEK HAYATI BOYUNCA 4 DEFA, ZORUNLU OLARAK TAYIN EDILECEK: Biliyorsunuz geçtigimiz günlerde, 17 Mart’ta, bu arkadaslar; çikarttiklari bir genelgeyle, yeni tayin sistemi getirdiler. Bu sisteme göre; mevcutta, dogu ve bati olarak, 2’ye ayrilan tayin bölgeleri; kendi içerisinde de 2’ser bölgeye ayrilarak, toplamda 4 bölgeye çikarildi.  Bu sözüm ona sistem ile, artik bir polis kardesimiz; meslek hayati boyunca 4 defa, zorunlu olarak tayin edilecek. Üsteli yeni yönetmelikte; atama sisteminin kanayan yarasi olan, ipka’ya dair de adil ve objektif bir düzenlenme bulunmuyor.

TÜRKIYE’NIN MÜSTAKBEL BASBAKANI OLARAK, SÖZ VERIYORUM: BUNA ASLA IZIN VERMEYECEGIZ: Birikimlerinize, haklariniza, emeklerinize ve huzurunuza yönelen tehditlerin farkindayiz. Sizler; vataniniza ve milletinize karsi vazifenizi yapmak istiyorsunuz, farkindayiz. Hak ettiginiz kosullarda çalismak istiyorsunuz, farkindayiz. Fedakârliklarinizin ve emeginizin, karsiligini görmek istiyorsunuz, farkindayiz. Ama Ak Parti iktidari, sizleri ve teskilatinizi, milletimiz onlara yani AK Parti’ye yani bu iktidara karsi ses çikarttiginda, karsisina dikebilecekleri, bir sopa konumuna indirgemek istiyor. Sizleri kendi iktidarlarinin önüne, bir kalkan yapmak istiyor.  Üstelik en dogal haklarinizi da sizlere bir lütufmus gibi sunuyor. Ben, bu kürsüden sizlere; devletimizdeki yerinizi ve öneminizi iyi bilen bir insan olarak, eski bir bakanininiz olarak, IYI Parti’nin Genel Baskani ve Allah nasip eder, milletimiz de takdir ederse, Türkiye’nin müstakbel basbakani olarak, söz veriyorum: Buna asla izin vermeyecegiz. Kahraman Türk polisinin degerinin sadece sehit oldugunda bilen bu köhnemis zihniyeti mutlaka degistirecegiz. Emin olun çok az kaldi. Sizler için 3600 ek göstergeyi çikartmak da insallah bize nasip olacak!

MILLETIMIZLE EL ELE, KOL KOLA, HEP BERABER; MUTLAKA BASARACAGIZ: Ülkemizi, içinde bulundugu bu devlet krizinden kurtarmak; bizim elimizde! Polisimizi, saglik çalisanlarimizi, doktorlarimizi, içinde bulunduklari girdaptan çikartmak; bizim elimizde! Çiftçimizi, besicimizi, yeniden ayaga kaldirmak; bizim elimizde! Kadinlari, gençlerimizi, çocuklarimizi, yeniden gülümsetmek; bizim elimizde! Memleketimizi, IYI Parti’nin günesiyle isitmak; bizim elimizde! Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi insa etmek; bizim elimizde! Bütün bunlari gerçeklestirmemize, inanin artik çok az kaldi! IYI Parti iktidarina, artik çok az kaldi! Ama iktidar ufukta göründü diye, rehavete kapilmak yok. Tam tersine. Asil mücadele simdi basliyor. Çünkü IYI Parti’nin gücünü, artik onlar da görüyor. Iste o nedenle; her gün, bir önceki günden, daha çok çalisacagiz! Her gün, bir önceki günden, daha çok yorulacagiz! Belki de her günümüz, bir önceki günden daha zor geçecek; ama asla yilmayacagiz, asla yikilmayacagiz! Milletimize verdigimiz sözü, asla unutmayacagiz! Milletimizle el ele, kol kola, hep beraber; mutlaka basaracagiz.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —