Prof.Emre Tandırlı: Eleştirilere, mantıklı ve akılcı bir yaklaşım şarttır...(3)

Beykent Üniversitesi GSF Grafik Tasarımı Bölüm Başkanı Prof.Dr. Emre Tandırlı ile sanat-kültür alanı sohbetimize devam ediyoruz..

Ropörtaj 25.03.2022 10:25:25 0
Prof.Emre Tandırlı: Eleştirilere, mantıklı ve akılcı bir yaklaşım şarttır...(3)

AY: Projeleriniz arasinda kongre ve Kültür Merkezi var..Gezdigim kadariyla bize büyük bir salon gösterilmisti.

TANDIRLI: Ulusal ve Uluslararasi Kongre Merkezi Akademik Yükselme asamalarindaki Ulusal ve küresel ölçekte meslektaslarimiz için hem olanak saglayacak hem de katilim bedelleri ile üniversitemizin gelirini artiran bir kanal olma özelligini tasiyacaktir. Yine ayni sekilde Profesyonel sanat galericiligi anlayisi ile faaliyet göstermesi planlanan Sanat galerilerimizdeki eser satislardan elde edilecek gelirin % 30'u yine Üniversitemizin gelirlerinin artirilmasinda etkili olan bir kaynak durumunda olacaktir. Müzik ve Sahne Sanatlari Bölümlerindeki ögrencilerimiz ve ögretim kadromuzun performanslarindan elde edilecek gelirin hakkaniyetli orandaki %30 luk bir kismi da döner sermayemize katilacaktir.

AY: Projelere bakildiginda simdiki yönetimin bunlari yapmadigi anlasiliyor. Neden?

TANDIRLI: Simdiki yönetim benim için kimi açilardan hep ilham kaynagi olmustur. Nitekim Yönetimine talip oldugum Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kurulusu olan 2017 yilindan bu yana her bakimdan olusturulmus olan “mevcut faaliyet ve yapilanmalardaki emege saygi duymak gerekmektedir” diye düsünürüm. Hatta o saglam, depremlere dayanikli olarak kurulan temellerin üzerine tuglalar örmek, elimizden geldigince yönetim bayragini teslim edecegimiz meslektaslarimiza “faydali bir zemin, akilci, kalici sürdürülebilir ve ilerici bir sistem devretmeye yönelik çalismalar ortaya koymak hedefinde olmalidir”

Simdiye kadar edindigim tecrübeler bana bunu ögretmistir. Sil bastan ve ya yap boz tahtasi gibi tamamen kisisel bir kisim projelerle degil, sorumlulugunu tasidigimiz ülkemizin ve dünyamizin bilim ve sanat alanindaki çetin maratonda, “temsil ettigimiz kurumu olabildigince ileriye tasimak için öznel degil nesnel bir paradigmanin benimsenmesi gerekmektedir.” Öte yandan sorunuzu tam olarak yanitlamak adina sunu da ekleyeyim; bizim isimiz elestirmek degil, olumsuzluklar karsisinda önce gözlemci olup akabinde sogukkanli ve akilci bir yaklasimla söz yerinde ise “Hizir gibi yetismek” tir. Yapici, olucu, olumlu olmaktir. Sadece elestirmek ve kenara çekilmek, bakmak degil; görmek, gözlemlemek analiz etmek, idrak etmek, sentezlemek, hipotez olusturmak sureti ile bilimsel metotlara basvurmak, bu sayede kalici isler ortaya koymaktir. Elestirmek degil elestirilere açik olmak bu sayede eksikleri gidermek, hep daha iyiyi hedeflemektir. Insanlik tarihine baktigimizda, yapilani yikip yeniden insa etmekten ziyade, yapilani temel alip ileriye tasimak her zaman daha ilerici bir tavir olmustur Örnegin, Istanbul’un fethinde Bizans Imparatorlugu’nun en görkemli mabeti Aya Sofya, Mimar Sinan tarafindan depremlere karsi güçlendirilmis, güzel minareler eklenerek essiz mimari özelliklerini Islam’in da güzelligi ile taçlandirmistir. Son yillardaki bir diger güzel gelisme ise, Ayasofya-i Kebir Camiimizde artik bes vakit eda edebilecegimiz namaz ve dualarimizla yemyesil huzur veren halilar üzerinde gözlerimizi kapatip binlerce yillik zaman yolculuklarina da çikabilmekteyiz. Bu manevi ummanin zengin mirasina dayanan ulusal hali ruhiye ile rasyonel (akilci) bir paradigmayi benimsendigim bu yolda ilerlerken sözü çok uzatmadan, sorunuzun sonundaki “neden?” ifadesine su özlü sözle yanit vermeye çalisacagim; “Bilince gerçekten bir eser ortaya koymak istemenin nedenini, önemi kalmaz o vakit, her kim bir eser ortaya koymak istemese de nedenini ögrenmenin.”

AY: Rektörlerin projelerinin olmadan atanmasi, bir sebep olabilir mi?

TANDIRLI: Yukaridaki özlü sözde de ifade ettigim gibi; biz, nedenlerle ve sebeplerle sadece bilimsel metotlar çerçevesinde ilgileniyoruz. Bir makalenin kaleme alirken karsimiza çikan temel unsurlar aslinda insanligin gelisimine destek saglayacak her türden faaliyet için de söz konusudur. Öncelikle durum analizi, gözlem, problematigin tespiti, nitekim kusursuz hiçbir sey yok bu dünyada, sonra amaç/amaçlar; bunlarin çok iyi bir sekilde bilincinde olmak gerekir. Ardindan bizi bu hedeflere götürecek yöntemlerin tespiti; tabi bu yöntemlerin uygulanmasi ile beraber ister istemez bir kizim bulgulara ulasiyoruz. Iste bu noktada çalisma faydali hale gelmeye basliyor; Bulgular bize yeni ufuklar açiyor. Bakis açisi kazandiriyor, karanlikta kalmis yeni bilgilere ulasmamiz saglanmis oluyor. Ve sonuç; sonuca ulasmis bilinmeyeni gün isigina çikarmis oluyoruz. Gerçeklestirilecek Projeler içinde ayni metodolojik prosedür söz konusudur. Degil “projesiz” olmayi, projelerle dolu olmak da yetmez. Önemli olan saglam projelerle gelmek ve basarilara ulasmaktir. Daha da açarsak; YÖK Baskan V.  Prof. Dr. Rahmi Er’in deyisi ile “içi dolu” projelerle göreve gelmek ve verilen sürede bu projeleri gerçeklestirmis olmaktir esas olan.

AY: Mevcut rektörlerin, her elestiriye; “bir de bana sorun, üzerimizde çok baski var v.b.”  söylemleri duyuluyor.. Siz atansaniz, bu baskilara sanat ve kültür açisindan engel olabilecek misiniz?

TANDIRLI: Baskilara engel olmak gerekiyor mu? Insallah göreve geldigimizde birakalim yine gelecegi var ise baskilar üzerimize gelsin. Biz baskilari, öncelikle “yapici elestiriler” olarak algilamak sureti ile kendimizi gelistirmek iyilestirmek için bir nimet olarak ele aliriz. Çogul sahis kipi kullaniyorum, çünkü bana yapilmis bir elestiri temsil ettigim kuruma, temsil ettigim kuruma, yapilmis bir elestiri de bana yapilmis sayarim. Bu minvalde tekil ve öznel bir yaklasimla degil bilakis ekibimle birlikte iletisimi güçlü bir dinamizmle çözüm odakli bir yaklasimi benimseriz her zaman.

AY: Sizinle ayni görüslerde olmaktan mutluluk duydum. Elestiriye açik bir akademisyen misiniz?

TANDIRLI: Evet, elestiriye açik olmak, eksiklerini disaridan objektif bir bakisla görebilmek, anlayabilmek, bu eksiklerin giderilmesi bakimindan önem arz etmektedir. Yüksek Ögretim Kurulundaki Adaylik Yarisimizda ilk etapta 11 (onbir) adaydik. Tabi benim Ankara’da bu binada benimle birlikte mülakata giren 7 (yedi) katilimci aday mevcut idi. Bize ilk basvuru sirasinda yazili olarak yöneltilen bir sorudur bu. Elestiriye açik olmak. Hatta bu soruya verdigim yanitla ilgili olarak su detaylari aktarmak istiyorum; “Bize yöneltilen elestiride, konu edilen problemli durumlari hep, mantikli ve akilci bir yaklasimla açiklariz. Her zaman oldugu gibi Ilimli, uzlasmaci ve en önemlisi nesnel bir yaklasimla pozitif bir paradigma olusturulmasi yönünde çaba gösterir, elestirileri nimet sayar icabi vesilesi ile hep daha iyiyi hedefleriz.”

AY: Çok idealist söylemleriniz var..YÖK Mülakat Kurulu üyelerini etkilediginiz belli oluyor…

TANDIRLI: Bir meslek olmanin ötesinde, serefli bir misyon olarak gördügüm akademik temsilcilik görevine, bilim sanat ve egitim üçgeninde, insanligin, gençligimizin ve ülkemizin yükselmesi ideali ile tutku ve heyecanla tasavvur etmekte oldugum projelerle talibim. Ulusal kalkinma ve refah düzeyinin arttirilmasindaki en etkili gizli aktörlerden olan üniversite egitimini; ciddiye alinmasi, liyakat kapsaminda degerlendirilmesi gereken milli bir vazife olarak görüyorum.. Bu bilinç, misyon ve vizyon anlayisindan hareketle, rektörlük makami serefine nail olarak ülkemize egitim ögretim ve akademik temsilcilik kapsaminda özverili hizmetler sunma arzu ve azmindeyim.

AY: Verdiginiz bilgiler için tesekkür ederiz. Insallah rektör olarak niteliksiz/cambaz, ehliyetsiz, bilgisiz v.b. bir akademisyen atamasi olmaz. Çünkü, böyle bir durumda, yeni kurulan bir üniversite, daha 4,5 yilinda çökertilmis olur.

TANDIRLI: Insallah… Bu vesile ile; projelerime ve fikirlerime destek verdiginiz  için tüm kalbimle tesekkür ederim


Cuma 18.2 ° / 9.7 °
Cumartesi 24.1 ° / 11.8 °
Pazar 23.2 ° / 12.8 °