Gelecek Partisi'nden hükümete 'aşı' çağrısı: İşe yaramadı demek zorunda kalmayın

Gelecek Partisi'nden hükümete 'aşı' çağrısı: İşe yaramadı demek zorunda kalmayın

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan hükümeti aşı konusunda şeffaf olmaya çağırdı: Aylarca bin vaka var deyip bir gün kalkıp 30 bin vaka var demeniz gibi bir gün çıkıp maalesef aldığımız aşı işe yaramadı demek zorunda kalmayın.

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Aşı konusunda hükümeti şeffaf olmaya çağıran Özcan, 'Bir gün çıkıp maalesef aldığımız aşı işe yaramadı demek zorunda kalmayın' dedi.

Özcan'ın açıklamaları şöyle:

Ne yazık ki 2020 yılı, salgın dolayısıyla bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok şeyin durduğu ve aksadığı bir yıl olarak tarihe geçti.

Dünyada ekonomik faaliyet, ticaret, eğitim ve sosyal hayat ciddi anlamda aksadı, hatta zaman zaman durdu.

Ama dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin çoğunluğunda adalet durmadı, demokrasi donmadı, hukuk rafa kalmadı.

'TÜRKİYE'DE 2020 DEMOKRASİNİN RAFA KALKTIĞI BİR YIL OLDU'

Türkiye’de maalesef 2020; demokrasinin, adaletin, hukuk devletinin rafa kaldırıldığı, medyanın susturulduğu bir yıl oldu. On binlerce insan Cumhurbaşkanı’nın kendisine açtığı davalarla meşgul.

Binlerce insan düşüncesini ifade ettiği için mahkeme kapılarında ve duruşma salonlarında sürünüyor.

Dünyada faizler ve enflasyon sıfırlanmış durumda. Bizde ise dünyanın 17 katı faiz, 15 katı enflasyon var. Bütün bu tabloyu ortaya çıkaran iktidar ise hiçbir şekilde sorumluluk almıyor.

Aksine bu ekonomik felaketin mimarı olan damat, Cumhurbaşkanı affıyla elini kolunu sallayarak ortadan kayboldu.

Bir gün önce yedirmeyiz dedikleri ekonomi bakanı, Erdoğan affıyla yaptığı bütün yanlışların hesabını vermeden sıvıştı gitti.

Geriye reform yapacağını söyleyen bir iktidar kaldı.

'REFORM DEDİKÇE ONU BUNU İÇERİ ATMA LAFLARI HAVADA UÇUŞTU'

Son bir ay içerisinde reform dedikçe siyasi parti kapatma, reform dedikçe siyasi partileri ortadan kaldırma, tabipler birliğini kapatma, onu içeri atma bunu tutuklama lafları havada uçuştu.

Koalisyon iktidarının vasisi ağzını açtıkça birilerin içeri atılmasından, birilerinin itlaf edilmesinden, birilerinin tutuklanmasından dem vurup durdu.

Millet “aman siz reform demeyin”, “Allah rızası için de reform yapmayın” noktasına geldi.

“Siz reformu bırakın” reform deyince bile memleket bu kadar geriliyorsa, reform yaptığınızda neler olacağını tahayyül bile edemiyoruz.

Ayrıca siz kendinize yakışan hukuk reformunu zaten yaptınız.

'ANAYASA MAHKEMESİ'Nİ ARKA BAHÇEYE DÖNÜŞTÜRDÜNÜZ'

Mesela; Bir sıkımlık demokratik canı olan Anayasa Mahkemesi’ni de artık bir arka bahçeye dönüştürdünüz. Siz adalet reformu yaptınız.

Mesela; Serbest bıraktığınız mafya liderleri siyasi parti başkanlarını ölümle tehdit ediyor.

Siz ekonomik reformu yaptınız. Mesele Türkiye artık dünyanın en fazla faiz veren ekonomisi.

Evet dünya liginde en yüksek faiz veren ekonomilerden biriyiz artık. Hayaller faiz düşmanlığı, gerçekler dünyanın en büyük faiz cennetini yaratmak.

Bu iktidar reform dediğinde, demokrasinin yok edilmesini kastetmektedir. Bu iktidar ekonomik büyüme derse kişi başına gelirin beş yılda 11 bin dolarlardan 8 bin dolara inmesini kastetmektedir.

Bu iktidar şaha kalkmış ekonomi derse 2825 TL, 90 Kuruş asgari ücreti, askıda ekmeği kastetmektedir

Bu iktidar güçlü Türkiye derse bir gün Putin’in diğer gün Biden’ın, bir gün Trump’ın diğer gün Çin’in etrafında savrulmayı kastetmektedir.

'ANCAK SİZİN GİBİ BİR İKTİDAR ÇİN'İN SOYKIRIMLARINA ÇANAK TUTABİLİRDİ'

Artık bir soykırıma doğru giden Doğu Türkistan zulmü karşısında Çin’e bir tek cümle kuramayanlar, gidip Çin’le mazlum Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin birer terörist olarak Çin’e iade edilmesi için anlaşma imzalamışlar.

Bu nasıl bir onursuzluktur. Gerçekten tarihe geçtiniz.

Ancak sizin gibi sözüm ona “yerli ve milli bir iktidar” Doğu Türkistan’ı unutup Çin’in soykırımlarına çanak tutabilirdi, 

Bakınız Meclis’te komisyonda olan anlaşma Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından Çin’le imzalanmıştır. Kimse kimseyi kandırmasın.

Meclis sadece imzalanan bu anlaşmayı onaylayacaktır. Asıl onursuzluk, asıl vicdansızlık bu anlaşmayı imzalayıp ardından da TBMM’ye göndermektir.

Bu açık bir şekilde milletin iradesine, vicdanına, ahlakına ve inancına hakarettir.

'SÖZDE YERLİ VE MİLLİ İKTİDAR DOĞU TÜRKİSTANLI KARDEŞLERİMİZE YAPILAN ZÜLME ORTAK OLUYOR'

Bu sözde yerli ve milli iktidar açık bir şekilde bu onur kıran anlaşmadan çekildiğini ilan etmediği sürece Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yapılan zulme ortak demektir.

Zaten biliyorsunuz, birçok ülkenin Çin’i kınayan mektubuna bile imza atacak cesaret ve vicdanı ortaya koyamamışlardı.

Çin’le kurdukları “zillet ittifakı” yeterince milletin onurunu kırmamış gibi, bir de gidip Çin’le aşı anlaşması imzaladılar.

Dünyanın bütün ülkeleri aşı meselesini milli güvenlik sorunu olarak ele alırken, bunlar açıklayamadıkları bir ahbap-çavuş meselesi olarak ele aldılar. Hala niçin Çin aşısına bu denli müptela olduklarını açıklayamıyorlar,

Niçin aynı anda beş altı aşıya da müşteri olup millete sunmadıklarını izah edemiyorlar. Geçtiğimiz aylarda ve günlerde defalarca uyarmıştık.

'BİR AN EVVEL NÜFUSUMUZA YETECEK AŞIYI ALIN'

Bir an evvel nüfusumuzun tamamına yetecek miktarda, arz güvenliğini temin edecek şekilde Korona aşıları için gerekli anlaşmaları yapın dedik.

Sonuç ortada Korona aşıları yok, Sadece bir Korona aşısı var, o da Çin aşısı.

Daha kötüsü bu aşıdan da en fazla nüfusumuzun dörtte birine yetecek kadar aşı anlaşması yapılmış.

Buradan iktidara yeniden sesleniyoruz.

Malezya’dan Kanada’ya, Polonya’dan Mısır’a birçok ülkenin arz çeşitliliği ile birlikte yapmayı başardığı aşı anlaşmasını siz niye yapamadınız?
Size sorduğumuz basit soru bu.

Cevap vermenizi beklemek nafile. Zaten müthiş aşı stratejinizi de açıkladınız.

Ancak 12 milyon vatandaşa yetecek kadar sipariş ettiğiniz aşıları vatandaşa uygulayacakmışsınız.

Beğenmezseniz de iade edecekmişsiniz. Gerçekten tebrik ediyoruz.

Beceriksizliğini bu denli itiraf eden bu iktidar belli ki aşı işini de maske işine çevirecek. Aşıyla ilgili niçin doğru ve dürüst bilgi veremiyorsunuz?

'AŞI SORUNUMUZ VAR'

Gerçekten nedir sizi engelleyen? Aylardır aşı sorunumuz yok, alternatifli bir şekilde aşı alıyoruz dediniz.

Sonuç koskocaman bir yalan. Aşı sorunumuz var ve herhangi bir alternatifi de oluşturamamışsınız.

Aylardır aşı anlaşmasını doğrudan Sağlık Bakanlığı yapıyor, aracı şirket yok dediniz. Sonuç yine yalan.

Ortaya çıktı ki sizin tabirinizle lojistik!! İşlerine bakan aracı bir şirket var. Aylardır Çin aşısı güvenilir, sonuçları teyit ediliyor deyip duruyorsunuz.

Sonuç yine yalan. Ortaya çıktı ki Çin aşısıyla ilgili bir sürü soru işareti var.

Çin kendi ülkesinde aşı üretmesine rağmen, Almanya ile 100 milyon doz aşı anlaşması imzalarken, siz Türk bilim insanları tarafından geliştirilen bir aşı için niçin bir anlaşma imzalamayı beceremediniz?

En sona kalıp yarım milyon gibi komik bir rakamda aşı alabiliyorsunuz Almanya’dan. Gerçi anlaşılan o ki siz Çin aşısına bile müşteri olarak talip olamamışsınız.

Niçin şeffaf bir şekilde aşı ile ilgili süreçleri milletle paylaşamıyorsunuz? Neyi gizliyorsunuz?

'MİLLETE ACİLEN AŞI MESELESİNİ ANLATIN'

Bakın buradan tekrar uyarıyor ve soruyoruz:

1.Millete acilen aşı meselesini bütün şeffaflığıyla anlatın. 

2.Aylarca bin vaka var deyip bir gün kalkıp 30 bin vaka var demeniz gibi bir gün çıkıp maalesef aldığımız aşı işe yaramadı demek zorunda kalmayın.

3.Türkiye ekonomisinin bahar aylarından önce normalleşmesini sağlayacak aşı konusunda biraz ciddiyet gösterin. Alıp ne yapacağınızı bilmediğiniz S-400’e gösterdiğiniz ilgi kadar ilgiyi milletin sağlığı için gösterin.

4.Türkiye’ye Mısır’ın bulduğu, Polonya’nın bulduğu Ürdün’ün bulduğu aşıları niçin getiremiyorsunuz? Açıklayın.

5.Aşıyı herkesin gözü önünde olacak mısınız? Öncelikli olarak kimler aşılanacak? Aşı planınız nedir? Satın aldığınız Aşılar kaça mal oldu? Ne kadar para ödediniz? Hepsini açıklayın. Aşı konusu, Türkiye’nin savsaklayacağı ve bu iktidarın insafına bırakabileceği bir konu değildir,

Buradan aşı konusunda kendisini sorumlu hisseden siyasi partileri, STK’ları, ticaret odalarını, meslek odalarını, üniversiteleri ve meslek değerlerine saygısı olan bütün medya kuruluşlarını iktidarı uyarmaya davet ediyoruz.

Milletimizin sağlığı, ekonomimizin geleceği büyük ölçüde yaygın aşılamaya bağlıdır. İktidar bütün görüşmeleri ve başvuruları tekrarlayarak yeni bir aşı seferberliği yapmalıdır.

Kendisine yakışmayan, içi boş, milletin de kendisinin de inanmadığı, ortağının ise baltalamak için elinden geleni yaptığı sanal reform seferberliği yerine aşı seferberliğine odaklanmalıdır.

Milletimizin iktidardan beklediği şey ne yapıp edip ülkemize, “en az nüfusumuz kadar” aşıyı ve aşıları temin etmesidir.

Buradan açıkça ifade etmemiz gerekirse,

'İKTİDARIN AŞI KARNESİNİ HER HAFTA TAKİP EDECEĞİZ'

Türkiye’ye yetecek aşıyı bulamayan bir iktidar sadece aciz ve beceriksiz olmayacak aynı zamanda milletimizin sağlığına ve ekonomimizin geleceğine kast etmiş olacaktır, Gelecek Partisi olarak iktidarın aşı karnesini her hafta takip edeceğiz.

Diğer bir sorunda pandemi döneminde iktidarın acziyetini ortaya koyan eğitim meselesidir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre halen 12 milyon öğrenci EBA’ya erişebilmekte.

'6 MİLYON ÖĞRENCİ SİSTEME HİÇ GİREMİYOR'

Erişenlerin çoğu da cep telefonuyla sisteme girebilmektedir. 18 milyon öğrenci üzerinden hesap yaparsak 6 milyon öğrencinin sisteme hiç giremediği anlaşılmaktadır. 

Girenlerin önemli bir kısmının da bilgisayar ihtiyacı vardır. Yani Türkiye’de her üç öğrenciden “en az” bir tanesi erişim zorluğu yaşamaktadır! 

Bakanlık açıklamalarına göre, bu hafta sadece 50 bin tablet dağıtıldığını ve bir 50 bin tablet daha dağıtılacağını anlıyoruz. Ancak Ocak ayı ortasında toplam 500 bin tabletin dağıtılmış olacağı söyleniyor. 

Okulların Mart ayından beri çoğunlukla kapalı olduğu dikkate alındığında ve en az 15 Şubat’a kadar da kapalı olacağı düşünüldüğünde, okullar toplamda 11 ay kapalı kalmış olacaktır. 

Yani neredeyse pandeminin başından itibaren bir yıl geçmiş olacaktır ve hâlâ 6 milyon çocuğumuz erişim sorunu yaşamaktadır. Milyonlarca çocuk ise cep telefonuyla eğitime tutunmaya çalışmaktadır.

'HÜKÜMET EĞİTİMDE SINIFTA KALMIŞTIR'

Şu tabloya bakar mısınız? Bu hükümet, eğitimde tamamen sınıfta kalmıştır.  Yoksul çocukların bilgisayar ihtiyacı karşılanmamıştır. 

Bu hükümet, çocukların Anayasal eğitim haklarını gasp etmiştir. Bu hükümet, uzaktan eğitimi eline yüzüne bulaştırmıştır. 

Tüm çocukların en temel haklarından biri olan eğitim haklarını yok sayan bu hükümet, yandaş firmalara milyarlarca lira para akıtmakta ise beis görmemektedir. Dünyanın her tarafında okullar pandemi şartlarında açık olmaya devam ederken siz okulları açmayı beceremiyorsunuz,

Yetmiyor uzaktan eğitimi de beceremiyorsunuz. Ne ihtiyaç sahiplerine tablet bilgisayar verebiliyorsunuz ne de internet fiyatlarını daha makul hatta öğrenciler için ücretsiz hale getirebiliyorsunuz,

'LAFA GELİNCE SOSYAL DEVLET'

Ama lafa gelince sosyal devlet, lafa gelince refah devleti. Sizin sosyal devletiniz olsa olsa; hiç haya etmeden açıkladığınız, bu aziz millete reva gördüğünüz asgari ücret kadar maalesef.

İlan ettiğiniz 2825 Lira 90 Kuruş ile kendinize yakışanı yaparak bu ülkenin çalışanlarını yine açlık sınırına mahkûm ettiniz. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki; Asgari ücret bir bütçe meselesi değil bir tercih meselesidir.

Siz ilan ettiğiniz rakamla tercihinizi kimden yana kullandığınızı gösterdiniz aslında. Yandaş müteahhite 2021 bütçesinden 30 milyar TL, asgari ücretliye 500 TL.

Faiz ödemelerine 180 milyar TL, ülkenin tüm çiftçilerine toplam 22 milyar TL. Kendi patronlarınıza vergi muafiyetleri ve istisnaları, şu ağır salgın döneminde asgari ücretliye ve esnafa vergi.

Çalışanların nerdeyse yarısı asgari ücretliyken, kimsenin inanmadığı ve itibar etmediği TÜİK enflasyonuna göre artış yapıp bir de utanmadan “çalışanı enflasyona ezdirmedik” dediniz. Ayıptır en hafif tabirle Ayıptır!

Bu artışla aylık asgari ücret sadece 300 euro oldu. Avrupa’da Arnavutluk’tan sonra en düşük asgari ücret düzeyine düşürdünüz ülkeyi. Artık eserinizle gurur duyabilirsiniz, övünebilirsiniz.

Ülkeyi ucuz işçi cenneti yaptınız!! Gelecek Partisi olarak bizim duruşumuz ilk günden bu yana açık ve nettir.

Bizim için siyasetin öznesi de odağı da İNSAN’dır. Bizler siyaseti “insan onurunu korumak ve yüceltmek” için yapan bir kadro hareketiyiz.

Bugün ülkede yaşanmakta olan yoksullaşmayı da gelir adaletsizliğini de bu bakış açısıyla ele alıyoruz. Bu nedenle asgari ücret tespit komisyonunun görüşmelere başladığı ilk günden itibaren: 

“Tüm çalışanlar için Asgari Ücrete kadar yapılan vergi ve primler devlet tarafından karşılanmalı ve en düşük ücret net 3.300 TL olarak tespit edilmeli” dedik.

Açlık sınırının 2590 TL, yoksulluk sınırının 8436 TL olduğu bir ülkede, asgari ücretin net 3300 TL olmasını talep etmek popülizm değildir.

Yapmış olduğumuz öneri mali disiplini bozmadan uygulanabilir durumdadır. Tüm tekliflerimizi 'emek sarf ederek, verilerle çalışarak' yapıyoruz.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da 'fikir yürütme özgüvenimizi' çalışmalarımızın sonuçlarından alıyoruz.

Emeğin katma değerden aldığı pay artarken girişimcinin yükünün azalacağı, buna karşın devletin israf, yolsuzluk ve yandaş beslemesine ayırdığı payın sıfırlanacağı yeni ve adil bir ekonomik model öneriyoruz insanımıza.

'BİLDİKLERİMİZİ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Her konuda olduğu gibi bu konuda da korkmadan, çekinmeden, açık açık doğru bildiklerimizi her platformda söylemeye anlatmaya devam edeceğiz. 

Milletin derdini dillendirmek için katıldığımız programlar nedeniyle, ilgili kuruluşlara televizyonunuzu kapatırız, gazetenizi kapatırız tehditleri savuruyorlar. Kimse korkmasın, herkes anayasal çerçeve içinde kalarak, en doğal hakkını kullanarak konuşmaya devam etsin, sesini yükseltsin.

Bu ülkenin sadece bir kesimin değil hepimizin ülkesi olduğunu haykırsın. Ülkeyi bir korku iklimi içinde tüm evrensel demokrasi ve hukuk kurallarını hiçe sayarak yönetenlere, “ORADA DUR” desin.

Şayet bunu yapmazsak;

-Merkez Banka’sının 130 milyar dolarını satanlardan hesap sormayacaklar,

-Ülkeyi 180 Milyar TL faiz ödemesine, 245 milyar TL bütçe açığına mahkûm edenlerden hesap sormayacaklar,

-Kamu borcunu 2 yılda 2 katına çıkaranlardan hesap sormayacaklar.

-Geniş tanımlı işsizliği %30’a, üniversite mezunları arasındaki işsizliği %38’e çıkaranlardan hesap sormayacaklar,

-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtiğimiz günden bu yana TÜİK rakamlarına göre bile %43 düzeyinde gerçekleşen enflasyon ile milleti geçim derdinin karanlığında bırakıp kaçanlardan hesap sormayacaklar.

-Torunlarımızı dahi 154 milyar dolarlık kamu özel işbirliği projelerinin taahhütlerine kefil edenlerden hesap sormayacaklar.

-Milli paramız olan Türk Lirasının reel değerini 2001 yılının, kişi başına milli geliri ise 2004 yılının gerisine düşürenlerden hesap sormayacaklar.

İşte bu nedenle korkmayacağız, susmayacağız, her gün daha fazla çalışıp milletimize tüm doğru bildiklerimizi tek tek anlatacağız.

'KADIN CİNAYETLERİ DEHŞET VERİCİ BOYUTLARA ULAŞTI'

Özellikle son yıllarda kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı vakalarındaki artış dehşet verici boyutlara ulaşmıştır. Sadece dün 4 canımızı daha kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Cinayete kurban giden kadınların büyük bir kısmı kendilerine yabancı olan erkekler tarafından değil, eşleri ya da erkek arkadaşları tarafından hunharca katledilmiş kadınlardır. Bu kadınların büyük bir kısmı “evinde” yani en güvende olmaları gereken alanda öldürülmüştür. 18 yıldır iktidarda bulunan bir hükümetin kadınları korumak noktasında acizliği kabul edilebilir bir durum değildir. İlgili makamlarda bulunan herkes bahane değil çözüm üretmekle yükümlüdür.

Gelecek Partisi olarak hukuki anlamda müdahil olma talebimizi adli makamlara resmî yoldan iletmenin yanı sıra, bütün kadın cinayeti davalarına da temsilci gönderme kararı almış bulunmaktayız. Ölen kadınlarımızı geri getiremeyeceğiz ama onların ölümlerine sebep olan canilerin hak ettikleri cezayı almaları için davaların takipçisi olacağız.

Sözlerime son vermeden önce; 9 yıl önce yaşanan Uludere’nin acısının hala yüreğimizde olduğunu ifade etmek istiyorum. Uludere aydınlatılmalı, sorumlular hukukun önüne derhal çıkarılmalıdır. 

Hayatını kaybeden kardeşlerimizi tekrar rahmetle anıyoruz. 2021 yılının başta aziz milletimiz olmak üzere tüm insanlığa hayır, sağlık, huzur, refah ve mutluluk getirmesini en kalbi duygularımla temenni ediyorum.