Tarih: 22.01.2020 13:23

Hasan Taşkın yazdı: 'Gazeteci haberi ile konuşulur, öyle idi…'

Facebook Twitter Linked-in

Gazeteci yazar ve hukukçu Hasan Taşkın, enpolitik için yazdığı yazıda Hürriyet yayın yönetmeni ve 'gazeteci' Ahmet Hakan'ın çok konuşulan 'uçak fotoğrafı'nı yazdı. 

6 Ocak 2016 tarihinde 'Tayyip Erdoğan’ın ya da Ahmet Davutoğlu’nun uçağına asla ve kat'â binmeyeceğim' diyen Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Ahmet Hakan’ın, Ak Parti’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında Berlin’den dönerken çekilen fotoğrafı sosyal medyanın diline düştü. 

Konuya ilişkin bir yorum da gazeteci yazar ve hukukçu Hasan Taşkın'dan geldi. Taşkın sitemiz enpolitik için kaleme aldığı yazıda, 'Gazeteci bilir ki, yaptığı iş kamu adınadır. Milletin haber alma hakkının tam karşılığını alın teri ile dosdoğru vermektir. Öyle idi…' dedi. 

İşte Hasan Taşkın'ın o yazısı: 

'Gazeteci haberi ile konuşulur. Öyle idi… En iyi ve en doğru habere imza atan kıskanılırdı. Bir de diğer gazetecilere haber atlattığında görevini yapmanın hazzını duyardı. Her gittiği haberde ayrıntı arar, diğer meslektaşlarının görmediğini görmeye çalışırdı. Okuruna en özel ve doğru haberi sunma gayreti ile 24 saat aklını kullanırdı. Gazetecilerin rekabeti böyledir. Böyle idi… Bu yüzden gazetecilik heyecan doludur. Öyle idi…

Gazeteci bilir ki, yaptığı iş kamu adınadır. Milletin haber alma hakkının tam karşılığını alın teri ile dosdoğru vermektir. Öyle idi…

Gazetecilikte ayrıcalıklı olmanın en önemli kuralı da budur. Öyle idi…

Ya şimdi mi?

En popüler olduğu savunulan gazetenin, en popüler olduğu havası atan yayın müdürü Ahmet Hakan’ın bugünkü yazısı bazı haber sitelerinde haber oldu.

Yukarıda anlattığım kriterlerle habercilik yapan gazetecileri ve yazarları takip etme huyum vardır. Bu nedenle Ahmet Hakan’ı okumam. Haber sitelerinde haber olursa neden haber olduğuna bakarım sadece. Bugün yine haber sitelerinde haber olunca baktım ne oldu diye…

Ahmet Hakan bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı’nın Berlin uçağında çekilen iki kare fotoğrafta kendisinin görülmemesini anlatmış. Yazısının sonunda üzülmedim demiş ama çok üzüldüğünü de hissettirmiş.

Evet, evet, Cumhurbaşkanı’nın ülke adına yaptığı başarılı görüşmeler ve hiçbir gazetecinin fark etmediği önemli ayrıntıları falan değil, Cumhurbaşkanı’nın, uçağında gazetecilerle çekilen resimde kendisinin nasıl kaybolduğunu ve dostlarının da sitemini kaleme almış. Gerçekten bunu anlatmış…

Buyurun Ahmet Hakan’ın yazısından okuyalım:

“Dün bütün gün…

Eşim dostum, özellikle ikinci fotoğraf karesi üzerinden tüm mizahi kılıçlarını kuşanarak…

Yüklendiler de yüklendiler bana.

*

Annem aradı.

“Biraz girişken olsana oğlum… Erken gidip yer kapsana… Bizim çocuklara bir türlü öğretemedim ki ben bu işleri” diye yakındı durdu telefonda.

*

İslami literatürde “gaybubet-i kübra/gaybubet-i sugra”, yani “büyük kayboluş/küçük kayboluş” tabirleri vardır.

İmam-hatipli bir arkadaşım, bu tabirlere gönderme yaparak…

“Seninki büyük kayboluş olmuş baba!” diye takıldı bana.

İtiraf edeyim ki… Buna ben de bayağı güldüm.

*

Bir başkası ise “Atamadın üzerinden şu imam-hatipli mahcubiyetini” diyerek laf dokundurdu.

*

İtiraf edeyim ki… Bundan da memnun oldum.

*

Bir itirafım daha var:

Fotoğrafta nasıl kaybolduğumu, şu satırları yazdığım saate kadar yemin ederim ben de tam olarak çözemedim.

Koydum önüme iki kare fotoğrafı, gün boyu bakıp durdum.

“Komplo” diyecek oldum, baktım olmuyor. “Algı operasyonu” diyecek oldum, baktım kurtarmıyor. “Mihrak” suçlaması yapacak oldum, baktım örtüşmüyor. Mahcubiyete sığınacak oldum, baktım ayıp oluyor.

Yazının sonunu da “Vallahi bilemiyorum, billahi bilemiyorum” diye bitirdi.

Haberciliğin geldiği nokta burası. Bu yazı ile yönettiği gazetenin ne derece haberin ve milleti bilgilendirmenin peşinde olduğunu da kanıtlamış oldu.

Ahmet Hakan, fotoğrafta kaybolmana mı üzüleyim, habercilik yapman gerekirken kendi reklamını yapamamana mı?

Bir dahaki sefere annenin sözünü dinlemeni tavsiye ederim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —