'Bölgede ortak akıl kaybolmuştur. Savaş iklimi varlığını hissettirmeye başlamıştır. Sınırlarımıza paralel şekilde kurulmak istenen terör koridoru küresel Türk düşmanlığının sahne alması.
Gönül köprüsü kurduğumuz komşu halklarının huzursuzluğu Türk milletine şu veya bu şekilde etkileyecektir.
Ankara'nın güvenliği Şam'dan, Bağdat'tan, Trablus'tan, Kahire'den başlayacak hepsini birden jeopolitik kuşak içine alacaktır.
Irak’tan kendimizi soyutlamamız, Libya’ya sırtımızı çevirmek mantıklı ve makul bir tercih sayılamayacaktır.
Çevreden merkeze ulaşmak hedefiyle on yıllardan ağlarını ören melanetin hedefinde Türkiye ve Türk millet vardır. Maksat Türkiye’yi yuvasından koparmaktır.
Mazisine yüzyıllara dayanan bir hesaplaşmanın hâlâ sürdüğü millî hafızalarda tescillidir.
İran’ın, Suriye’nin, Irak’ın, Libya’nın siyasi ve toprak bütünlüğüne sahip çıkmak Türk dış politikasının ana stratejisi olmalıdır. Bekaya dudak bükenlerin bizi anlamasını beklemiyoruz. Gafillere sadece acıyoruz.
'Ne işimiz var Suriye'de, Libya'da?' diyenler görevli ve taşeron değillerse kesinlikle tarih ve coğrafya cahilleridir.
Türkiye’nin olmadığı ya da tecrit edildiği Orta Doğu ya da Akdeniz’de kuşun, kurdun, karıncanın bile hayat hakkı olmayacaktır. Aynı şey Kafkasya ve Balkanlar için de geçerlidir.
Türkiye ön almalıdır, öncü olmalıdır. Çağın akışına, milli perspektiften gelişmelere müdahil olduğunu göstermelidir.
Irak’ın 2003 yılındaki işgalinden sonra sayılar bir buçuk milyona yaklaşan Müslüman katledilmiştir. Evini terk eden Iraklı sayısı 4 milyonu bulmuştur. Açılan şiddet dehlizlerinde feryat etmektedir.Irak’ın devlet ve toplum ayarı kaçmış, temeli dinamitlenmiştir.
Irak’ın inandırılıcığı olmayan hükûmetleri doğan hiçbir krize göğüs gerememiştir. Bu ülkede yönetim sorunu bulunmaktadır. İran’ın da bu alandaki nüfuzu ve etkisi zaman içinde genişlemiştir. Türkiye’nin Irak’ın siyasi istikrar ve iç barışı sağlanması için alması gereken sorumlulukları vardır.
TBMM'nin Libya tezkeresini kabul ettiği bir süreçte İdlib'deki sancının şiddetlendiği dönemde Kasım Süleymani saldırısı manidar ve kuşkuludur. Türkiye'nin bu suikast karşısında aldığı pozisyon dengelidir.
Herhangi bir ülke açıktan tavır alıp saldırırsa deyim yerindeyse orman kanunları geçerli olacaktır. Trump’in ‘Öldürdük’ demesi tam bir kırılmadır. Üst rütbeli askeri hedef almak kanun tanımazlıktır, eşkiyalıktır, barbarlığın ta kendisidir. Her ülke bu tip bir saldırıya yeri ve zamanı geldiğinde maruz kalabilecektir.'
kaynak: t24
