Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri merhum Dr. Sadık Ahmet ölümünün 22. yıldönümünde törenlerle anıldı. Yazarımız Kerime Yıldız da törene katılanlar arasında yerini aldı. Yıldız bugünkü yazısında unuttuğumuz soydaşları
Kahveci Mezarlığı, hava aşırı sıcak olmasına rağmen Batı Trakya?nın her tarafından gelen Türklerle hıncahınç dolu. Öne doğru ilerliyoruz. Yaşı ellinin üstünde, beyaz örtülü kadınlar dikkatimi çekiyor. Sâdık Ahmed?in kabrinin kenarına oturmuşlar. .. Gözleri nemli, dillerinde duâ..
Sâdık Ahmed?in 1990?da mahkeme önündeki konuşmasını seyrederken ?Heyt be teyzelere bak!? diye nârâ atmıştım. Aynısını söylemek geldi içimden. Fakat bu teyzeler, o zamanlar genç olmalı. Oradakilerin birçoğu da herhâlde hayatta değildir.
Arkamdaki hanım, Türkiye?den geldiğimizi öğrenince, ?Hoş geldiniz? diye gülümsedi. Huriye Hanım ?Allah birlik berâberliğinizi bozmasın? diye duâ ettiğinde, ?Bizi o toparladı.? dedi, Sâdık Ahmed?i kast ederek.
Mezarlığa gelmeden evvel Sâdık Ahmed?in mahkeme önümdeki konuşmasını tekrar seyrettim. Aklıma, Memleketim filmindeki Doktor Mehmed geldi. Kim bilir belki, Ankara Tıp ve Selânik Tıp günlerinde ?Amannn bırak bu işleri!? diyerek dâvâsıyla dalga geçen bir Leyla?ya âşık olmuştur ve belki de anavatanını, ezilen halkını tercih ettiğinde arkasında kırık bir kalp bırakmıştır. Sâdık Ahmed, bu filmi seyretmiş midir acaba veya Yücel Çakmaklı Sâdık Ahmed?le tanışmış mıdır?
Duâlar, protokol konuşmaları başladı. Fakat benim derdim siyâsîler değil, beyaz örtülü siyah ferâceli teyzeler. Batı Trakya dâvâsı onlarda yaşıyor... Batı Trakya dâvâsı, onlara emânet? Öyle hissediyorum. Yan tarafımda böyle bir hanım, nerden geldiğimiz sordu. Öğrenince yüzünde güller açtı. Mahkeme önündeki nümâyişten bahis geçince, ?Ben oradaydım!? dedi gururla. Hava, insanı bayıltacak kadar sıcak. Çantasından yelpâze çıkarıp bize doğru sallamaya başladı. ?Gölgesi yeter? dedikleri Türkiye?den gelenler bunalmasın istiyor. Utandık. Elinden alıp kendimiz salladık.
Aynı hanım, döneceğimizi öğrenince, ?Giderken kahve alın. Kahvemiz güzeldir.? dedi. ?Olur? diye başımı salladım. Biraz sonra elime bir para sıkıştırdı. Bir an ne olduğunu anlayamadım. ?Bununla kahve al. Rahmetlinin canı için benden kahve için.? dedi. Önce itiraz ettim. ?Biz alırız; zâten aldık.? dediysem de ?Bu benden!? diye ısrar etti. Baktım 5 Euro. Sonra eğildi ve şöyle dedi: ?Ben emekliyim. Çok şükür param var.?
Bir ara bayılmaktan korktum. Arabaya gittim. Uyuyakalmışım. Kalabalık dağılırken uyandım. Parti binâsının bahçesine gidip mevlid törenine iştirak ettik. Sonra yolumuza?
Döndüğümüzde rahmetli Muhsin Yazıcıoğluyla Gümülcine?ye gitmiş bir âile dostumuza kahve parasını anlattım. ?Beş euroluk kahve al. Bana da ikram et. O parayı da çerçeve yaptır, sakla? dedi. Aklımdan geçene tercüman oldu.
Gelelim bu seyahatten çıkardığım sonuca?
Kendimizi kandırmayalım, Lozan?da Batı Trakya Türklerine hak filan verilmedi. Zaferi biz kazanmıştık ama Batı Trakya?yı, masa başında, zâlimliğini tecrübe ettiğimiz Yunanistan?a bıraktık. Batı Trakya Türklerini İsmet İnönü?nün yarım ağız halkoyu laflarıyla kaderine terk ettik. Yunanistan, sürekli göçe zorlayarak Türkleri azınlığa düşürdü. Artık referandum olsa kaç yazar!
Olanlar oldu. Şimdi bize düşen nedir?
Batı Trakyalıların ekonomik sorunları var. Köylüler gece yarısından akşama kadar tarlalarda çalışıyor ama hakkını alamıyor. Yunan tüccarı Türkleri sömürüyor.
Yunanistan deyince zenginlerimizin, tâtilcilerimizin aklına Selânik ve Kavala gibi deniz şehirleri geliyor. Oysa Gümülcine şurada, hemen Meriç?in arkasında. Günübirlik bile gidiliyor. Müslüman zenginler ve sivil toplum kuruluşları, özellikle Gümülcine?ye gitmeli ve alış veriş yapmalılar. Kadınların şâhin oyası var. Hele şimdi bamya zamanı! Bir liraysa üç liraya almalılar. Yunan tüccarının insâfına terk edilen köylüler nefes almalı ve yerlerinde kalmalı. Kahve paramızı dert edinen Gümülcineli teyzenin hatırına bunu vazife bilmeliyiz.
Zenginlerimiz, burs vererek Batı Trakyalı gençleri Türkiye?de okutmalı, yeni Sâdık Ahmedler yetiştirmeliler.
Yunanın ?göçe zorlama? oyununu bozmalıyız. ?Biz namazlarımızda önce Türkiye için duâ ediyoruz.? diyen, 15 Temmuz gecesi bu vatan için şehîd veren Gümülcine halkına bunu borçluyuz.
Hasımlarımız, bir 24 Temmuz?da Batı Trakya?yı elimizden aldılar. Bir başka 24 Temmuz?da Sâdık Ahmed?i aldılar. Yine bir başka Temmuz günü Mustafa Cambaz?ı aldılar.
Gümülcine?ye özür borcumuz var, gönül borcumuz var, can borcumuz var!
Lozan?ı affettirmemiz lâzım!